Ben yabancı dil öğreniyorum. Belki biraz fikir belirtebilirim.
1. Ne yapıyorsan yap ondan keyif almanın bir yolunu bul. Ben yabancı dil öğrenirken vaktin nasıl geçtiğini anlamam, bana ders gibi gelmez. Bu yüzden anlamadığım konunun videosunu tekrar tekrar izleyebiliyorum. Sıkılmıyorum.
2. Uğraştığın şey bazen yol haritası gerektirebilir. Önce o yol haritanı belirle ki hem önünü gör hem eziyet çekme. Örneğin ingilizce öğrenirken daha A1 giriş seviyesindeysen gidip B2 ileri ve soyut kelimeleri veya konuları ezberlemeye çalışırsan bir şey anlamaz sıkılırsın ve bıkarsın. Aynı şekilde sporda da yaptığın hareketleri amacına uygun yaparsan vücudunda önce istediğin bölgeyi doğru bir şekilde geliştirirsin. Bu yüzden bir ön araştırma yapıp yol haritası yapmak çok faydalıdır. Ben ingilizce öğrenmeye başlarken seviyeler olduğunu bilmiyordum mesela.
3. Çoğu kişi ister spor olsun ister bir dil öğrenmek olsun ilk günler ya da ilk haftalar sıkı çalışır. Bu da çoğu kez bıkkınlık, yorgunluk, kafa karışıklığı yaratabilir. Örneğin bir yabancı dil öğreniminde bütün gramer konularını 1 haftadan daha az bir sürede ders olarak izleyebilirsin. Ama bu senin o dili hemen konuşabileceğin anlamına gelmez. Sporda bile koşu yapıyorsan 1 gün antrenman 1 gün dinlenme verirsin kendine. Ya da koşu yaparken ben azimliyim deyip vücudu fazla yorarsan hızlı koşarak vücutta stres hormonu salgılanır ve her tarafın ağrır. Hatta derler ki koşudan sonra antrenmanlı bir vücut ağrıyorsa gereksiz zorlanmış demektir. Özetle yavaş yavaş emin adımlarla acele etmeden, keyif alarak ilerlemek bıkkınlığı engeller. Bıkkınlık bu işlerin en büyük düşmanı. En güzeli o hobinle ilgili hergün az da olsa illa bir şey yapmak ama aşırıya kaçmamaktır. Mesela önüne defteri alıp günde 100 kelime ezberleyebilirsin. Ama sadece ezberlemiş olursun. Onun yerine hergün 5 kelime ezberleyip, bir sonraki gün yeni 5 kelime ile bir önceki günlerin 5 kelimesini ezberlemeye devam etmek daha iyi. Ve tabi kelimeleri aktif vocab'ine katarak gitmek gerekli. Pasif ezberleme adı üzerinde sadece pasiftir. Ama bir kelimeyi cümle içine katıp kullanarak gitmek senin zihnine daha iyi yerleşir.
4. Kendine mola zamanları tanı. Her hobinin kendine özel durumları var elbette. Ama zihin çalıştırdığın hobilerde zihnini sürekli diri tutamazsın. 1.5 saat aralıksız çalışmaktansa 20 dakika ders 5 dakika mola gibi setlerle gidersen daha iyi olur senin için. Sporda bile setler var sonuçta.
5. Özellikle yabancı dil öğrenimi gibi zihinsel faaliyetlerde notlar almak çok önemli. Örneğin o günkü çalışmanın sonunda yarın için anlamadığın kısımları not alabilirsin. Bu sayede ertesi günü yeni konuya başlamadan önce takıldığın pürüzleri halledersin önce. Yine bu sayede karman çorman ilerlememiş olursun.
6. Günümüzde çoğu şeyi youtube gibi kaynaklardan öğreniyoruz. Bazı öğretmenlerin dediğini şıp diye anlarken bazılarının dediğinden hiçbir şey anlamıyoruz. Bu öğretmen kusurlu ya da öğrenen olarak sen aptalsın anlamına gelmez. Bazen öğreticinin tekniği öğrenene uymaz. Böyle bir şey hissettiğinizde eğitmeni değiştirin veya farklı kaynaklarla beraber ilerleyin. Bazen hocanın anlattığı bir konuyu anlarsın da diğerini anlamazsın. Onu da başka kaynaktan öğrenirsin hallolur.
7. Ben aptal mıyım neden öğrenemiyorum konusu. Çoğu insan yeni şeyler öğrenirken kendine çok yüklenir ve acımasız davranır. Oysaki olay zekilikle ya da aptallıkla ilgili değildir çoğu kez. Pratik yapmakla alakalıdır konu çoğu durumda. Einstein bile "çok zeki değilim ama çalışkan biriyim" demiştir. Yeterince pratikle öğrenilemeyecek bilgi yoktur. Eğer bütün çabalara rağmen öğrenemiyorsanız sizin geçmişte öğrenmiş olmanız gereken ama öğrenmediğiniz bir konu vardır muhtemelen. İnsanların kendini matematik için yetersiz hissetmesinin nedeni genelde budur mesela. Örneğin elektronikte paralel dirençlerin hesabı Rt=1/R1 + 1/R2 +... 1/Rn dir. İyi ama bu formülü bilsen bile kesirlerde toplama konusunu bilmiyorsan istediğin kadar uğraş problemi çözemezsin. Senin sorunun formül değil ki, kesirlerde toplama senin sorunun. Bu aptallık değildir. Bu bilgi eksikliğidir ve aşılamayacak bir şey değildir.
8. Döküman biriktirme hastalığı. Çoğu kez bir konuyu öğrenmek için pdf'ler indirir veya tonla kitap satın alırız bir sürü ama yine de nereden başlayacağımızı bilemeyiz. Hatta kenarda duran 15 kitaba bakıp gözümüz bile korkar. Bu yüzden dökümanlara değil konuya odaklanmak en güzelidir genelde. Siz bir yerden başlayın. Sürekli sürekli gidip kitap satın almayın. Planlama işine de çok aşırı düşmeyin. Dil mi öğreneceksin? Al eline gramer kitabı başla. Çoğu kişi o ilk başlangıcı bir türlü yapamaz planlama yapmaktan. Sen bir yerden başla ne yapman gerektiği ortaya çıkacaktır.
9. Dil öğrenimi gibi konular uzun solukludur. Zaman geçtikçe konular artar ve zihin bulanması yaratır. Konulara görev gibi bakmayın bu yüzden. Bir beceri olarak bakın. Eğer sınava girmeyecekseniz öğrendiğiniz şeylerle örneğin artık adres sorabilirsiniz, bir şey satın alabilir ya da sipariş verebilirsiniz, kendinizi tarif edebilirsiniz. Konular arttıkça sizi sorguya çekmeyecek kimse rahat olun. Siz şöyle düşünün. Oh be will öğrendim artık gelecek planlarımı tarif edebilirim. Oh be did öğrendim artık geçmişi tarif edebilirim. Oh be geniş zaman öğrendim artık rutinlerimi anlatabilirim. Bunları bir görev olarak düşünürseniz "ayyy şimdi gelecek zaman kurmam lazım neydi gelecek zaman kelimesi?" dersiniz ve kendinizi sürekli sınavda gibi sorguya çekersiniz. Bu da sizi sürekli gergin yapar. Gergin insanlar da daha çok zorlanır.
10. Yavaşlayan ivme sorunu. Genellikle bir şeye yeni başladığınızda bir anda çok yol katettiğinizi hissedersiniz. Ama zamanla bu ivme düşer. İster spor olsun ister dil öğrenimi olsun bu durum aynıdır. Zayıflamak için spora başladığınızda ilk hafta atıyorum 5 kilo verirsiniz de ikinci hafta sadece 1 kilo verirsiniz. Genelde ilk başta giden vücuttaki sudur. Yağ yakımı daha zor tabi. Ya da çok kiloluysanız 100 kilodan 80 kiloya kolay düşersiniz de 80 kilodan 60 kiloya düşmek hiç kolay olmaz. Dil öğreniminde de aynı şey vardır. İlk öğrendiğiniz konular başlangıç seviyesi olduğu için daha kolaydır ve çok hızlı ilerlersiniz. Ama ileri konular var olan konuların üzerine ince ayar gibi olduğu için artık ilerlemenizin durduğunu düşünürsünüz. Oysa sadece bu ince ayar bir tık daha uğraş isteyen bir iştir. Örneğin biz türk olsak bile egeli değilsek ege şivesi bize bir tık zor gelir. Oysa türkçe aynı türkçedir. Aynı şeylerin üzerinde uğraşmak da bize ilerleme kaydettirmiyor gibi hisettirir. Hatta ingilizcenin ileri seviyeleri sıfırdan yeni bir şey öğretmek yerine varolanı kısaltmayı ve pratik kullanmayı öğretir. Örneğin başlangıçta her şeyi ayrı ayrı cümleler halinde kurarız. Domatesleri yıkadım. Domatesleri doğradım. İleri seviyede ise: Domatesleri yıkayıp doğradım deriz. Seviye ileri mi? Evet. Ama konu aynı gibi. Bu da bizde ilerleme olmuyor yanılgısı yaşatır. Bunun bir yanılgı olduğunu bilirseniz bıkkınlık da gelmez. Bu biraz araba sürmek gibidir. 0'dan 100 km'ye 10 saniyede çıkarsınızda 100 km'den 180 km'ye 50 saniyede, 180 km'den 200 km'ye 100 saniyede çıkarsınız gibi. Ama ivmeye değil geçtiğiniz yollara bakarsanız aslında ne kadar ilerlediğinizi farkedersiniz. Bir şeyin kabası hızlı ilerler, ince işçiliği ise daha uzun sürer. Bu zor anlamına gelmesin ama. Zor değil sadece aynı şeyler gibi görünüyor.