Mutlak Özgürlük Yoktur!
Fakat Nesnel (objektif) Özgürlük vardır…Biz istedikçe…
Mutlak özgürlük yoktur çünkü özgür olacak olanın yaşamına etki eden sayısız etken var ve bu etkenlerin çoğuna bağımlı. Evrensel yasalar, doğa yasaları ve toplumsal yasalar ile bunların dayandığı süreçler.
O zaman alanı daraltmakta fayda var. Özellikle toplumsal olarak. Ki özgürlük toplumsallığın bir yan ürünü. Görelidir ve fakat yaşamsaldır. Toplumsal özgürlük ise sınırsız değildir ve en klasik tanımı ile; başkalarına zarar vermeden dilediğimizi yapabilmektir. Yani sınırı, bir başkasının özgürlük sınırı ile sınırlı. Tıpkı A’nın özgürlüğünün, B’nin özgürlüğünün başladığı yerde bitmesi misali.
Ancak toplumsal yaşamda hiçbir sınır keskin ve doğru bir hattı takip etmez.
Adeta dağlardan aşağı inerken taşıdığı su kütlesine ve akış hızına /(debisine) güvenerek dağları ayıracak denli güçlü ve doğrusal bir çizgiye yakın akan azgın nehirlerin, ovaya vardığında, hele ki deniz seviyesinde ise, akışını sürdürebilmesi için komşu topoğrafyalarla uzlaşmak ve menderesvari (s harfi şeklinde) akmak zorunda kalışı gibi.
Menderes akışı (s harfi şeklinde) yukarıda ifadesini bulan ve özgürlüğe atfettiğimiz A ile B arasındaki keskin sınırlara riayet etmeyen bir duruma işaret eder. İşte gerçek hayattaki özgürlük bu denli esnek sınırlara sahiptir ve yerine göre A, yerine göre B ve karşılıklı olarak birbirlerinin alanlarına girer fakat bu ciddi bir soruna dönüşmez.
İşte A ile B arasındaki düz çizginin menderes hareketi nedeni ile karşılıklı alanlara taştığı sınırın adı hoşgörüdür. Ve İnsanlık tarihinde nihai sınırları hoşgörünün belirlemediği tek bir özgürlük ölçüsü yoktur.
Ceberut düzenlerin “benden başkasına ölüm” içerikli dayatmaları altında, Özel mülkiyete dayalı erkek egemen toplumun kadını ikinci sınıf sayarak ikame ettiği yeni özgürlük anlayışında, emeğin ve emek sömürüsünün akla ziyan boyutlarda reva görüldüğü ve bunun üzerinden bir avuç hırsız , asalak azınlığın sefasına dayalı özgürlük dayatmasında, çağımızın yüz karası ırkçılığın pespaye savunusunun gölgesinde, ve haksız çıkarı için her yolu mubah kılan ahlak yoksunu bir ekonomik (kapitalist) düzenin hükümranlığında özgürlük artık çok daha başka anlamlara ve yolculuklara gebe bir kavram olarak karşımıza çıkıyor.
Fakat her şeye rağmen bu uğurda nice bedeller ödeyerek dik durmayı başarabilen ustalara göre özgürlük: Türümüzün sahip olduğu omurgaya sadakatidir. İçeride, dışarıda, okulda, evde, sokakta, fabrikada ve yaşamın her alanında bir tek tercihlerimizin ışığında belirlenebilen bir değer. Biz vermek istemedikçe bizden alınamayacak onurumuz ile eş değer ve iç içe geçkin tek değer…
Ve evet; Biz istedikçe özgürüz…