Keşke sadece ilgi ile sınırlı, aşk ile kovalamakla kalsa...
Kaçanı kovalamak genetik bir refleks sanki. Kaçıyorsa yakalanmamak içindir. Yakalanmak istemiyorsa yakalanmamasını gerektiren bir şey var. Hele ki benden kaçıyorsa benden kaçırdığı bir şey var. Benden kaçırma ihtiyacı duyuyorsa benim olan bir şeyi kaçırıyor. Kovalamalıyım...
Benden kaçamaz. Özne benim ve gerisi tali. Benim olan benden kaçırılamaz. Benim olanı alırım öyle ya da böyle...
"Kaçan kovalanır, ya benimsin ya toprağın." İki ucu...
İlki; yasak olanın, ulaşılamayanın çekimi.
İkincisi; her şeyi ile aşırı özneleşmiş ve bütünleşmiş karakter yapısı.
İlki merak duygumuzun bir ürünü olsa da zamanla yerini " kaçma kovalama" olarak da ifade edebileceğimiz şeye bırakan aslında tersinden kendiliğinden ve kendine değer atfı. Kendini karşıdakine yakıştırma ve karşıdakine de bunu her ne şekilde olursa olsun kabul ettirme çabası.
İkincisi ise biraz sorunlu. Hem her şeyi kendi özeline alan, her tutum, davranış, eleştiri ve reddedişi kişiliğinin kendisine yönelik var sayan bir karakter hem de kendini merkeze koyan, reddedielemez, hayır denemez, olumsuzlanamaz, kıyaslanamaz ve fakat keşfedilmeyi bekleyen bir cevhermiş gibi gören aksi ile baskılanmış bir bilinç altı. "Ya benimsin ya toprağın" ifadesinin özetlediği...
Bir de danışıklı olanı var adı konmadan. Modern nazlanma biçimi olarak karşımıza çıkan.
Bu durumda kaçan ve kovalanan bazı durum ve zamanlarda yer değiştirir. Ta ki biri pes edip ya rollerden birini sürekli kabullenene ya da daha ağırlıklı olarak ilişki büyük bir hüsranla bitene kadar. Aşık usandırma meselesi yani...
Bunların hangisine bakarsak bakalım, toplumsal ilişkilerimizin temelini oluşturan normların, ( Dar veya geniş) aile yapısının, geçmiş yaşantıların (özellikle çocukluk) ve ebeveyn ilişkilerinin bire bir izdüşümü görülür. "Baş nereye, kuyruk oraya" ve "Anasına bak kızını al" derken atalar muhtemeldir ki bunu kastetmiş olmalı.
Eğitim ile aşılması zor bir durum. Nedenlerini bir bütün olarak ele alıp ortadan kaldırmadan, sonuçları farklı zaman ve şiddette süreceğe benzer bir durum. Özellikle kanayan derin bir yaraya dönüşen " benim olmayan" ların "toprağın" olduğu güzel ülkemde...