İnsan düşünme becerisi en yüksek canlı. Bu becerisinin paralelinde farkındalık, geleceği görme, empati yapma gibi yeterliliklere de sahip. Örneğin öleceğini bilen tek canlı. Buna göre planlamalar yapıyor. Empati yapabiliyor. Yani kendisini başkasının yerine koyabiliyor, başkası adına fikir yürütebiliyor.
İşte insan, yaşadığı güzel bir deneyim ya da bir aydınlanma ile olumlu duygular hissediyor hatta bu bazen coşku seviyesine varabiliyor. Bu coşkuyu da sevdiği birinin hissetmesi durumunda onun da mutlu olacağını ya da aynı coşkuyu hissedeceğini biliyor. Bu farkındalık da hissedilen coşkuya katkı yapabiliyor.
Ayrıca insan, sanrılara da kapılabiliyor. İnanç dediğimiz garip bir duygu durumuna da sahip. Yani hissettiği bir duygunun ya da edindiği bir bilginin doğruluğundan, yanlışlığından emin olamayabiliyor ve bu durumda da bu bilgiyi ya da duyguyu başkalarıyla paylaşarak test etmek istiyor. Çok sevindiğimizde bir sevdiğimizi de bu sevince katmak mevcut mutluluk miktarını arttırıyor ise hissedilen bir mutsuzluğun paylaşılması da o mutsuzluğu hissedene bir destek anlamına geliyor. Yani örneğin sevdiğimiz bir insanla fikir ayrılığına düşüp küstüğümüzde ve bundan mutsuz olduğumuzda, hissettiğimiz mutsuzluğun normal mi anormal mi olup olmadığını ancak o konuyu başka birinin yorumunu alarak inceleyebiliriz. Birine anlatırız, o yorumunu yapar ve eğer mutsuz olmamızı haklı görürse hissettiğimiz istenmeyen duygu meşrulaşır. O nedenle o duygudan kaçmak zorunda olmayız.
Özetle böyle.