Teori ve Pratik
Düşünceyi değerli kılan hayattaki izdüşümüdür! Yemeği sadece seyretmek için de pişirebiliriz fakat neden! Yemek yenmek için pişirilir ve yenerek değerlendirilir, seyrederek değil.
Ya da büyük Fransız düşünür Alain’in dediği gibi, “bir kapı her şeyden önce kapı olmalıdır ve bir koltuk rahat oturmak için yapılmamışsa o iyi bir koltuk değildir.”
Düşüncenin iki farklı tanımı var. İlki genel olan dış dünyanın ( evrenin) zihnimize yansıması, ikincisi bu yansıma neticesinde zihnimizde ulaşılan sonuç.
Özetle düşünce zihnimizde bir sonuca varma eylemidir. Durup dururken vücudumuzda en müsrif olan beynimizi neden meşgul ederiz ki?
Mutlaka bir nedeni var ve ister kendimizi hoş kılmak (zihin jimnastiği) için olsun ister evrene şekil vermek için fark etmeksizin ikisinde de sonrasının bireysel yahut genelin yararı içindir. Yani bir işe yaramak için.
Zira yaşamın tamamı söylemler ( teori) ve eylemler (Pratik) silsilesidir. Hepsinin doğum yeri zihnimiz, şekli de düşüncedir. Farkında olup olmamamız bunu değiştirmez. Ancak farkında olduğumuzda ve yaşama uyarlama cesaretini gösterdiğimizde yaşama kendi rengimizi çalmaya başlarız.
Kendimize de saklayabiliriz ki çok zor ve mutlaka doğrudan ya da dolaylı, kendi kontrolümüzde ya da kontrolümüz dışında, bilişsel ya da duygusal olarak bir şekilde bizden çıkar.
Diyelim ki çıkmadı bir değeri olur mu? Bence hayır…
Düşünceyi değerli kılan onun sınayan hayattaki karşılığıdır. Sınavı ne denli yüksek puanla geçer ve ete kemiğe bürünürse o denli değerli olur. Ki biz insanlar için bir işe yaramaktan daha büyük mutluluk olur mu ki işe yaramanın kaynağı olan düşünce için farklı olsun…
Not: Bu değerlendirme, zamanının ötesinde olup zamanında anlaşılamayan ( pratiğe uyarlanamayan) ancak daha sonraları evrenimize yön verecek denli bir derinliği olan düşüncelere yönelik değildir.