Merhabalar
Sorunuz yanılmıyorsam bilim açısından sorulduğu için ben de bilim açısından bir cevapta bulunacağım. Eğer sorunuza bilimsel bilgi açısından yaklaşırsak diyebiliriz ki "Hiçbir şeyi tam olarak bilemeyiz." . Bilim, sistematik şekilde kimi problemleri sonuca ulaştırır ancak yinede sonucu hakkında kesin yorum yapmaz. Elde edilen her bilgi teorik veya deneysel demeden yeniden test edilmeye açıktır. Dolayısıyla bilim zaten şüphecidir ve bu karakteri olmadan kolay kolay deney yapamaz, teoriler geliştiremez. Bilim Tarihi açısından bakıldığında da en büyük keşifler kesin bilinen bilgilere şüpheyle yaklaşım sonucu doğmuştur. Örneğin, kiliseler son derece Aristotelien bir mantıkla insanı Evrenin merkezine konumlandırırken, Kopernikus, bu görüş kendini tatmin etmediği için Kilisenin öğretisine son derece şüpheci bir yaklaşımla gezegenlerin yörüngelerini izlemeye koyulup daha doğru bir sonuca ulaşmıştır. Benzer şekilde jeolog Charles Lyell, yine Kilisenin "Dünyanın yaşı 10.000 yıldır" gibi açıklamalarını, jeolojik olayları açıklamak için yetersiz bulmuş ve yine şüpheyle yaklaştığı bir öğretinin yanlış olduğu sonucuna varmıştır. Elde ettikleri bilgiler kesinlikle Kilise öğretisine nazaran daha doğrudur ancak yine de kesin değildir. Bilim de zaten her zaman bugünki bildiklerimiz üzerinden konuşur, bunların doğrulukları üzerine yorum yapmaz. Haliyle bilgiyi arttırmaya yönelik her girişimde, aşırıya kaçmayan Semptizmin bir zararı yoktur. Elbetteki aşırıya dayanan Semptizm bir zaman sonra çeşitli sorunlara yol açacaktır. Ancak bu problemin ortadan kaldırılması, uygulaması felsefeden apayrı bir alanın psikolojinin ve psikiyatrinin alanıdır.
Peki gelelim, deney kısmına. Deneyi ben yapmıyorum bilim insanlarına nasıl inanabilirim? Bilim insanlarına inanmanız gerekmez. Bilimin ulaştığı her sonuca da yine şüpheyle yaklaşabilirsiniz ancak bilimin farklılığı burada anlam kazanır. Bir bilim insanı yaptığı deneyin raporunda bu deneyi nasıl yaptığını, hangi bilgilerden yararlandığını ve hatta bu deneyin nelere yol açabileceğini ve hangi bilinen bilgileri değiştirebileceğini paylaşır. Elde ettiği bulgular elbetteki gerek teorik gerek deneysel yoldan test edilmeye açıktır. Kendiniz de benzer bir çalışmayla aynı bulgulara ulaşabilirsiniz bu mümkündür.
Sonuç olarak bilimin elde ettiği bilgilerin doğruluğundan şüphe duyulmasında hiçbir sakınca yoktur. Bilim dinamik bir süreçtir ve alt yapısı en sağlam bilgisi için bile net yorum yapmaz. Ancak şüphenizi gidermek istiyorsanız bilim, bilgilerini sadece sunmakla kalmaz bu bilgilere nasıl ulaştığını da paylaşır.