Sıvılar veya daha genel olmak gerekirse akışkanlar, herhangi bir kesme gerilmesi (teğetsel etki eden kuvvet sonucu oluşan gerilme)(gerilme: birim alana etkiyen kuvvet) altında sürekli olarak deforme olurlar. Bu maddeye akışkan karakterini veren temel özelliktir. Bu yüzden sıvı veya gaz halindeki madde bulunduğu kabın hacmini alır. Maddenin akışkan karakterini onun viskozite (akmazlık) değeri belirler. Viskozite, bir maddenin ,az önce bahsettiğim, sürekli gerçekleşen deformasyona karşı gösterdiği direncin bir ölçüsüdür. Yani kısaca, akmaya karşı akışkanın gösterdiği direnç. Newton'un Viskozite Kanunu'na göre (basitçe) akışkan taneciklerinin birbirine uyguladığı kesme gerilmesi, hızın dikey yöndeki değişimi ile viskozitenin çarpımına eşittir. Peki bu ne demek ? Çok basitçe, bardağı çevirdiğimizde oluşturduğumuz kuvvet direkt olarak bardağın duvarlarındaki akışkan parçacıklarına iletilir ve kuvvetin bardağın duvarlarından sıvının içine doğru aktarılması viskozite ile orantılıdır (çevirme hızımız sabit). Eğer akmaya daha dirençli bir akışkan kullanırsak, mesela bal, içeriye aktardığımız kuvvet daha büyük olacaktır ve bu daha içteki akışkanı ve onunla birlikte içindeki nesnenin de hareket etmesini sağlayacaktır. Yani ne kadar akışkan bir madde kullanırsak nesneyi hareket ettirmemiz zorlaşacaktır fakat eğer bardağı yeterince hızlı veya yeterince uzun süre döndürse idik objeyi hareket ettirmeyi başarabilirdik.