Agnostisizm dini görüşten ziyade aslında bir yaşam biçimidir. Yani bilinmezcilik tanrı katında değil, tüm bilgilerin katında geçerli olan bir görüştür. Dini olarak agnostik takınıp diğer şeyler için materyalist yaklaşmak mümkündür. Çünkü etraftaki her şey deneyimlenebilir ancak tanrı hiç deneyimlenmemesi ve deneyimlenmediği için de deneyimlendiği bilinemeyeceği için dini görüş olarak agnostik olmak mümkündür.
Bununla ilgili ironik olarak zıt bir durum da Descartes'in anlayışıdır. Descartes her şeye ama her şeye şüphe ile yaklaşmış bir filozoftur. Hatta varlığından ve aklından da şüphe etmeye başlamış ve sonrasında bunu "Düşünüyorum, o halde varım" ünlü sözü ile atlatmıştır. Onun dışındaki her bilgiye, her deneyime şüphe ile yaklaşmıştır. Gözüyle gördüğü elma için şüpheci yaklaşan Descartes, gözüyle görmediği tanrı için "var" demiştir. Bu bakıldığında abes görünebilir ancak Descartes şüphecilik yöntemini kullanarak, şüphe edilemeyecek tek bir gerçeği bulmaya çalışmıştır. Bunu yaparken, her şeyi şüpheli hale getirerek, aklın kesin olarak bilinen bir şey bulana kadar her şeyi reddetmesi gerektiğine inanmıştır. Düşüncelerinin, duyularının, hatta varoluşunun bile şüpheli olduğunu düşünmüştür. Ancak, düşüncelerinin ve şüphelerinin ardında kesin bir gerçek olduğuna inanmıştır.
Descartes, kendisini bir varlık olarak bilen tek bir gerçeği bulduğunu düşünmüştür. Bu gerçeği, "düşünen varlık" olarak tanımlamıştır. Ancak, "düşünen varlık" fikrinin kaynağı konusunda şüpheci kalmıştır. Kendisine şöyle sormuş, "Ben nereden geliyorum? Ben kimim? Ve Tanrı'nın varlığı hakkında ne düşünebilirim?"
Descartes, düşünce deneyleri yoluyla Tanrı'nın varlığına inandığını bulmuştur. Ona göre, Tanrı, evrende var olan en yüksek varlıktır ve bu nedenle, düşünen varlık fikrinin kaynağı olarak Tanrı'nın varlığına inanması gerektiğini düşünmüştür. Ayrıca, Tanrı'nın varlığı, insanların kavrayabileceği şekilde net ve açık bir şekilde var olduğuna inanmıştır.
Descartes, Tanrı'nın varlığına olan inancını, düşüncelerinin ve şüphelerinin ardında kesin bir gerçek olduğuna inanması ve Tanrı'nın varlığına inanmanın doğru bilgiyi elde etme yöntemi olduğuna inanması nedeniyle savunmuştur.
Yani "Düşünüyorum, o halde varım" sözü ile tanrının bir düşünce olduğunu ve sadece düşüncenin güvenilir olduğunu ileri sürmüştür.