Meritokrasi tanımını yaparak ne olduğunu anlamaya çalışalım. Meritokrasi; yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir. Bu yönetim şeklinde idare gücü, üstün özellikleri olduğu düşünülen kişiler arasında paylaştırılmaktadır, kayırma yoktur Kaynak: Wikipedi.
Aslında bu yönetim şekline çok yabancı sayılmayız. Osmanlı yönetiminde sıklıkla tercih edilirdi. Devşirmelerin dahi üstün başarı göstermeleri durumunda, sadrazam, üst düzey komutan gibi kritik görevlere gelmeleri mümkündü.
Demokratik yönetimlerde temel argüman siyasal partilerdir. Gücü elinde bulunduran parti, kendisine yakın veya parti çalışmalarına destek vermiş kişileri bürokratik kadrolara getirmeyi tercih eder. Yani bir şekilde diyet ödenir. Meritokrasi günümüz siyasal partilerince pek tercih edilmez veya göz ardı edilir.
Meritokrasi kağıt üzerinde daha verimli gibi gözükse de, bir takım sakıncaları da vardır. Erki elinde bulunduran siyasal yapının, parti programı veya ideolojisi ile liyakat sahibi kişiler arasında çatışmalar, anlaşmazlıklar yaşanabilir. Kurumların daha iyi yönetilmesi beklenirken kaotik bir durumla da karşılaşabilirsiniz. Neticede partiler, seçimlerde vaat ettiği ve halkın oy desteğini alan (Doğru veya yanlış) ekonomik, hukuki, ideolojik programları uygulamak isteyecektir.
Gerçek demokrasiden ziyade, sandık demokrasisinin hakim olduğu ülkelerde sıklıkla gündeme gelir veya getirilir. En azından muhalefet partileri veya iktidar karşıtlarının talepleri olarak gündemde kalır. Şunu da unutmamak gerekir; liyakat sahibi kadrolar ile iyi yönetileceği düşünülen kurumlar mı istersiniz? Yoksa, siyasal erk ile yaşanan çatışmalar yüzünden kaosa sürüklenen bir ülke mi?
Not: Bunun tatsız örneklerini yaşayan ülkeler olmuştur.