Bu soruyu iki noktada incelemek gerekiyor.
Birincisi bilinç kavramı. Bilinç nedir? sorusunun net bir cevabı yok. Bilinç, kütleli veya kütlesiz, bir nesne midir? Yoksa beynimizin karamaşık yapısından kaynaklanan soyut bir kavram mıdır? (Burdan kastım mesela devlet gibi bir şey. Devlet diye fiziksel bir nesne yok ama insanların organizasyonlarından doğan soyut bir olgudur.) Ve yahut bilinç diye bir şey yok bu tamamen bizim yanılsamamız mıdır? Bu soruların cevabı olmamakla birlikte bu konuda pek bir fikrimiz bile yok sadece felsefi düzeyde tartışmalar mevcut. Henüz bilinç kavramının elle tutulur bir tanımı bile mevcut değilken bu konu hakkında yorum yapmak en fazla spekülasyon olur.
İkincisi ise bilincin ne olduğundan bağımsız bir şekilde, soruda aslında yanlış olan bir önkabul var o da:"Teoride zamanda geri gitmenin yolu ışığın hızını geçmektir." cümlesi. Bu özellikle popüler bilimde çok yaygın olan ve gerçeklikle alakası olmayan bir argüman. Özel göreliliğe göre hiçbir şey ışık hızından hızlı hareket edemez. Kütlesiz parçacıklar (Bugünkü bilgimiz dahilinde kütlesiz olan sadece foton ve gluon var.) ışık hızında hareket eder. Kütleli parçacıklar ise asla ışık hızına ulaşamaz çünkü ne kadar hızlı olurlarsa olsunlar ışık hızına ulaşmaları için sonsuz enerji gerekir. Yani hiçbir şart altında hiçbir şey ışık hızını geçemez. (Burda kasıt ışığın boşluktaki hızıdır. Madde içinde ışık daha yavaş ilerler ve madde için bazı özel durumlarda çok hızlı giden bazı parçacıklar ışıktan hızlı ilerleyebilir fakat yine de mevzu-u bahis hızlar ışığın boşluktaki hızından küçüktür.) Hatta buna her türlü bilgi de dahildir. Nedensellik ilkesi bilginin ışık hızından hızlı iletilmesinin imkansız olduğunu söyler. Işık hızının geçilmesi durumunda (ki bahsettiğim gibi imkansız) geçmişe gitme gibi bir durum söz konusu değildir. Bu tamamen konuya hakim olmayan kişilerin farklı hızlarda zamanın farklı hızda akmasına dayanarak kurdukları bir bilim-kurgu fantazisinden ibarettir. Özel göreliliğe göre bir referans çerçevesinden bakıldığında daha hızlı hareket eden çerçevelerde zamanın daha yavaş aktığını gözlemleriz (öbür yandan o çerçevedekiler de bizi hızla hareket ediyormuş gibi göreceğinden onlara göre de bizde zaman yavaş akmakta olacaktır; yani her şey göreceli :D ) Fakat hiçbir eylemsiz çerçeve başka bir çerçeveyi ışık hızında hareket ediyor olarak gözlemleyemez. Ama sanki bu mümkünmüş gibi hesaba dışdeğerbiçilirse (extrapolation) sanki ışık hızında zaman duruyormuş gibi bir algı oluşur ama bu zaten tanım gereği imkansızdır. Konuya yeterince hakim olmayan kişiler ise bunu ışık hızını geçersek zamanda yolculuk edebilir gibi algılaması sonucu bu şehir efsanesi kulaktan kulağa yayılmıştır.
187 görüntülenme