Bilimsellik, deneylenebilirlik ve yanlışlanabilirliği öncüller. Bilim zaten bu şekilde gelişir. Bilimsel bir kuram, yapısal olarak matematik ve bilimsel gözlem-deneye dayanır. Bilim insanının bu çıkarımlara yüklediği anlam, sonuç ve süreçlerin olasılıklarını tespit ve anlam yüklemesi de muhtemeldir. Ancak, bu çıkarımlar, kuramın kanıtı olarak değil, farklı bakış açıları ve olasılıkları ortaya koymayı sağlar. Felsefi, manevi, mantıksal, düşünceye dayalı olgular, bilimsel argüman için kanıt kabul edilemez. Genellenebilir, deney sonuçlarının aynı olduğu, bilimsel gözlemlerle kabul edilebilir argüman, sonuçlardır bilimsel kuram için gerçeklik referansları. Düşünce çıkarımlarının sağlamlığı, tutarlılığından bağımsız olarak, bir kuramın bilimsellik düzeyini belirleyen deney ve gözlem, genellenebilirlik, yanlışlanabilirlik gibi somut faktörlerdir.
Özellikle kendi döneminde oldukça komik, uçuk kaçık hatta saçma olan rölativite, kuramsal anlamda kabul edilemezdi. Kütlenin uzay zamanı bükmesi -uzayzamanın ne olduğu da belli değildi-, gerçekten deli saçması bir kuramdı. Ancak sağlam matematiksel denklemlere dayanıyordu. Yapılan bilimsel deney ve gözlemlerin hepsi, bu şizofrenik kuramı destekliyordu şaşılası şekilde. İşte Einstein göreliliği ilan ederken yuhalanmasının nedeni, henüz bilimsel referanslarının bilinmiyor olmasıydı. Aynı zamanda Boltzmann ın madde, atom denen çok küçük parçalardan oluşmuştur dediği için bütün bilim dünyası tarafından dalga geçilmesinin nedeni de benzerdi. Eğer bilimsel yöntemlerle desteklenmeseydi bu iki önemli teori de unutulup gidecekti.