İkisi de ve birbirini besleyecek şekilde!
Hedefimiz halkın bilim ile buluşması ise; haliyle ilk aşamada bilimi halka taşımak zorundayız. Hikayeleştirmek bunun önemli araçlarından biridir. Bir diğer ve belki de (bilerek-bilmeyerek) ihmal edilen en önemli araç ise eğitimdir.
Zaten bu ilk düğme, bence iradi olarak yanlış iliklendiği için bugün halklar bilimden epeyce uzak. Ve bu nedenle bilimi hikayeleştirerek halka taşımak bir zorunluluk oluyor. Tıpkı ters el ile kulağı arkadan tutmak gibi.
Ancak gerçekler devrimcidir ve bilimin temel uğraşı buna ulaşmaktır. Dolayısı ile bilimi halka taşıyacağız diye bilimi hikayeleştirme sürecinde temel özne bilim değil de hikaye olursa; hem başladığımız yerin de gerisine düşer hem de emeğimiz heba olur. Halk bilim ile tanışacağına hikayeye takılır ki bunu edebiyat zaten yapıyor.
Bu nedenle hikayeleştirmede kullanacağımız argümanlar bilimin argümanları, yol ve yöntem bilimin yol ve yöntemi olmalı ve hikayeleştirme esas değil, sadece aktarımın kolaylaştırıcısı olmalıdır. Yani illaki halkın seviyesine inme kaygısı ile sulandırılmamalıdır. Ki halk; bütün kusurlarına rağmen sandığımızdan daha zekidir.
Kaynaklar
- Boguslavski-Karpuşin-Rakitov. Diyalektik Ve Tarihsel Materyalizmin Abecesi. ISBN: 9789757399384. Yayınevi: Sol yayınları. sf: 334.
- Arsel Berkat Acar/Çağrı Mert Bakırcı. (2019). Şüphecinin El Kitabı. Yayınevi: Ginko Bilim 28. sf: 432.