Bilim insanı gibi düşünmek için akademik bir geçmişe ve çok iyi bir eğitime sahip olmanız şart değil. Tabii ki çok iyi bir eğitim almış olmanız sizi, devlet okullarında yetişmiş sıradan, halk tabanından diyebileceğimiz birçok insandan ayıracaktır ancak dediğim gibi bilim insanı gibi düşünmek için herhangi bir ön şartınız yok.
Bilim insanları da herkes gibi inançlara hatta çok saçma batıl inançlara ve fikirlere sahip olabilirler. Hepimiz gibi onlar da aileleri, çevresi, ait oldukları toplum ve aldıkları eğitim tarafından şekillendirilirler. Bu durum bilim insanının çalışmalarına ve ürettiği bilimsel bilgiye de yansıyabilir. Bilimsel bilgi özneldir ve ait olduğu bilim insanının kültüründen izler de barındırır. Hepimiz doğal dünyayı kendi öznel deneyimlerimizle kavrarız ve farklı öykülerle anlatırız. Bu farklı öyküler aslında aynı doğal dünyanın farklı tasvirleridirler sadece. Bilim insanları arasında da bu tarz farklılıklar olabilir. Bunun en güzel örneği İsaac Newton'dur. Newton'un son derece dindar olduğunu ve yıllarca İncil üzerine çalışmalar yaparak evrenin sırlarını çözmeyi amaçladığını biliyoruz.
Bilim insanı nasıl düşünür biraz da o konu üzerine konuşmalıyız sanırım. Bilim insanları, özellikle çalışmaları sırasında Metodolojik Natüralist'tirler. Metodolojik Natüralizm, doğal dünyanın sadece doğaya ''ne'' ve ''nasıl'' soruları sorarak yine doğadan alınan cevaplarla açıklanacağını ve bu açıklamaların yine doğal olacağını, tanrı veya doğaüstü güçlerin bu doğal açıklamalara tabii olmadığını ve bilim insanının bu doğaüstü güçleri çalışması sırasında kapsam dışında bırakması gerektiğini ifade eden felsefi bir pozisyondur. Bir bilim insanı Ontolojik Natüralist'de olabilir. Ontolojik Natüralistler sadece doğal dünyanın doğal nedenlerle var olduğunu ve hiçbir doğaüstü (tanrı, cin, şeytan, melek) varlığın olmadığını ifade eder. Bilim Natüralisttir ve zaten doğaüstü bir açıklama ya da güç eğer bilimsel olarak izah edilebiliyorsa zaten bilimsel ve doğaldır diyen filozoflar da vardır
Bilim insanları şüphecidirler ve her zaman inançlarını revize etmeye, güçlü kanıtlar elde edildiğinde ve gerektiğinde inançlarını terk etmeye veya değiştirmeye bile her zaman açıktırlar en azından açık olmalıdırlar. Bir bilim insanı inançlarına hiçbir zaman %100 bağlı olmaması gerektiği gibi inanmadığı şeyleri de hiçbir zaman %100 gözden çıkarmaz, her zaman şüphecidir ve inançlarını güncelleme hususunda adım adım ilerler ve güvençlerini, eldeki kanıtlar ve veriler doğrultusunda günceller.
Eğer bir bilim insanı gibi düşünmek istiyorsanız her zaman şüpheci olmak ve inançlarınıza (inançlarınıza ne kadar bağlı olursanız olun) %100 bağlı olmamak durumundasınız. Değişen bilimsel bilgilerin, inançlarınız üzerindeki etkilerini kabul etmeli, her zaman değişimlere karşı açık olmalısınız. Bilimimizin henüz açıklayamadığı, bilmediğiniz boşlukları doğaüstü açıklamalarla doldurmak yerine ''Henüz bilmiyorum'' deme erdemini göstermelisiniz. Boşlukların tanrısına tapınmamalısınız çünkü emin olun orada faydalı hiçbir şey yok. Aynı zamanda mevcut bilimsel bilgilerden ve teorilerden hiçbir zaman kesin doğru diye emin olmamalısınız, teorilerin ve bilgilerin kapsam sınırlarını iyi belirlemeli, o sınırların dışında farklı bir açıklama sistemine ihtiyacınız olduğunu bilmelisiniz. Belirli kişilerden ve kurumlardan duyduklarınıza hiçbir zaman güvenmemeli elde ettiğiniz bilgilere eleştirel ve analitik bir düşünceyle yaklaşmalı ,her zaman iyi bir okur ve araştırmacı olmalı, salt dünyanın sizin mantığınıza ve isteklerinize uygun hareket etmek zorunda olmadığını da kabul etme cesaretinde olmalısınız.
Bence bilim insanı gibi düşünmek sadece bilim insanlarına has bir durum değildir ve kesinlikle olmamalıdır da zaten. Özellikle eğitimin amacı her insanı bilim insanları gibi düşünmeye teşvik etmektir fakat şu anda sadece ülkemizde değil tüm dünyada eğitim; dini ve politik doktrinlerle ve ağır teorik bilgi yüklemesiyle gelecek nesillerin rasyonellikten uzak, eleştirel ve analitik düşünmenin, yaratıcılığın ve problem çözme becerilerinin baltalandığı bir süreç olmuştur. Nitelikli eğitim olmadan modern bir toplum inşa edilemez. Eğitimin bireyleri bilimsel anlayıştan ve rasyonellikten uzaklaştırıyor olması çağımızın en büyük paradokslarından biridir. Eğitim demek, özgür düşünmek demektir.