Merhabalar Nazlı Hanım,
Bilim insanı aşmaz, bilim insan için vardır. Bilim, felsefede olduğu gibi insanın kendisini ve doğayı anlama çabasının bir ürünüdür. Thales ile başlayan felsefi düşünüm aslında bilimsel düşünmeyi de beraberinde getirmiştir. Bu yüzden Thales'ten itibaren filozoflara baktığımızda filozofların doğayı ve insanları anlama çabasında olduğunu görürüz.
Geceleri gökyüzüne bakıp yıldızları gören bir insanın içinde bir merak duygusu alevlenir. "Nereden geliyorum ve bu dünyadaki yerim nedir?" sorusunun cevabıdır genel olarak aradığı. Bazı insanlar çevrelerinde gördükleri her şeye alıştıkları için kendilerini yoracak herhangi bir soru sormaz ve sormadıkları için cevap arama zahmetine de girmezler. Ama bazıları vardır ki bu dünyaya alışmazlar ve merak duygusu ile dolup taşarlar. İşte bu insanlar Thales, Newton, Einstein, Marie Curie vb.dir.
Bu yüzden anlama ve anlamlandırma çabasında olan insanlar için bilim insanı aşan bir şey değildir.
Öncelikle bilim evrenin başlangıcından beri yoktur. Bir olgu değildir onu biz bulmuşuzudur. Bilimsel yöntem insanların doğayı anlayabilmesi için insan uygun kurgulanmış yöntemler dizisidir. Bunu bir bilgisayar algoritmasına benzetmek yanlış olmaz bence. Bilimsel yöntemlerde bir algoritma gibidir bence, amacımız doğayı anlamaktır ve belli basamakları uygulayarak (hipotez oluşturma, bilgi toplama, deney yapma...) gerçeğe en yakın modeli kurarız.
İnsan dışı akıllı yaşamın olduğunu düşünelim. Eğer beyinleri bizimkinden farklı çalışıyorsa gerçeği modelleme yöntemleri de onların anlayış şekiline uygun olucaktır. Yani bilim yerçekimi gibi evrensel bir yöntem değildir. Bizim oluşturduğumuz bir düşünüş şeklidir. Örneğin bugün çok iyi bildiğimizi düşündüğümüz biyolojik modeller (hücre bölünmesi, programlı hücre ölümü...vb) %100 gerçekliği yansıtmaz. Örneğin kansere kesin bir çözüm bulamadık, elbette bu konuda çok iyi bilgilerimiz var ama demek ki kurduğumuz modellemeler ve olay süreçler hakkındaki bilgilerimizde eksiklik var. Demek istediğim bilim evrensel değil, insanlara özel gerçeği en yakın anlama şekli.
Bence bu ideal insanlardan üstün. Örneğin bilim insanlarının bir çalışma yürüttüğünü düşünelim; bilim insanları bilimsel yöntemi kullanır ama aynı zamanda onları yavaşlatıcak duyguları, yaşamsal ihtiyaçları vardır. Örneğin biri gruptaki bir kadına aşık olabilir. Bu kadınla yan yana çalışmak için bilimsel yöntemleri ikinci plana atabilir. Ya da gruptan birinin katı bir inancı olabilir. Bu inanç din olarak da olabilir, kurduğu bir hipoteze derinden bağlanma da olabilir. Bu da onu yanlış yönlendiricek bir şeydir.
Sonuç olarak bence, bilim insanı aşar ama bunun nedeni bilimin evrensel bir olgu olması değil aksine biz bulduğumuz halde insanın verimliliğinin çok yüksek olmamasıdır. Duygularımız vardır, düşünürüz, inanırız, sosyal baskılara önem veririz çünkü evrimimizi bilim yapmak için değil, yaşamak için geliştirdik. Öte yandan sadece bilim değil kağıt üstünde iyi işleyen bir çok şey insan yapısını aşar. Örneğin, komünizm, kapitalizm hatta demokrasiler vb. Bu sistemler sözde ya da kağıt üstünde çok iyi çalışsalar da insan yapısı yüzünden amaçlarından çıkabilirler.