Bilim felsefesinde Duhem-Quine tezi, "bilimlerin tümünün teorik bir bütünlüğe sahip olduğu ve bir gözlem ya da teorik kavramın hatalı olduğunu kanıtlamanın kolay olmadığı" fikrini ifade eder. Bu tez, Pierre Duhem ve Willard Van Orman Quine tarafından geliştirilen bir düşünce tarzını temsil ediyor. Ama bu fazla karışık görünüyor, açıklayayım!
Bu tez, bilimdeki teorilerin test edilmesi ve doğrulanmasıyla ilgili bir meseleyi ele alır.[1] Şimdi işte burada, Duhem ve Quine gibi adamların akılları biraz farklı çalışıyor gibi görünüyor.
Duhem, bir deneyin sonucunu yorumlarken tek bir hipotezi değil, tüm teorik çerçeveyi (yani teorik düşünme şeklimizi) kullanmamız gerektiğini söyledi. Yani, bir deneydeki sonuçlar yanlışsa, suçu sadece tek bir hipoteze atamayız, tüm teorik çerçeveyi gözden geçirmeliyiz. Yani, "Kim suçlu?" sorusunun cevabı burada pek de basit değil!
Quine ise işleri bir adım daha ileri götürdü. O, gözlem ve teori arasında net bir sınır çizmenin zor olduğunu ve deney sonuçlarını yorumlarken teorik ve gözlemsel faktörlerin birbirine karıştığını söyledi. Yani, bir teori test edildiğinde, sadece o teoriyi değil, tüm teorik çerçeveyi gözden geçirmemiz gerektiğini savundu. Dolayısıyla, deney sonuçlarına dayalı olarak teorik değişiklikler yapmak da pek kolay değil.
Yani şöyle düşünün, bilim puzzle yapmaya benzer. Bir parça eksik olduğunda, sadece eksik parçayı değil, tüm puzzle'ı yeniden gözden geçirmeniz gerekir.
Anlayacağınız, Duhem-Quine tezi şunu söylüyor: Bir teoriyi doğrulamak için kullanılan gözlemler, teorinin kendisi ile bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Yani, bir teori test edilirken, sadece teorinin bölümlerini değil, bütününü ele almalısınız. Bu da demek oluyor ki, teoriye dair bir gözlem yapıldığında ve o gözlem beklenenden farklı çıkarsa, bu sadece teorinin değil, aynı zamanda teoriyi destekleyen diğer varsayımların da sorgulanmasını gerektirir.
Kaynaklar
- S. Harding. (2012). Can Theories Be Refuted?. ISBN: 9789401018630. Yayınevi: Springer Science & Business Media.