CEVABINDA UZLAŞILMASI ZOR BİR SORU!
Zorluk, bilim nedir sorusundan öte bilim ne içindir sorusuna verilecek cevaptan kaynaklı.
Bilimin şahsına münhasır etiği olmaz. Çünkü bilim bizleri kuşatan doğayı, evreni ve ona dahil her şeyi, akla dayalı, gözlem, deney ve öngörü üzerinden kanıt temelli anlama ve anlamlandırma süreçlerinin toplamıdır.
Ancak bilim özelinde bu işi icra eden bilim insanlarının elbette etiği vardır. Tıpkı tıp gibi, hukuk gibi, öğretmenlik gibi ve nice meslek dalında olduğu gibi, mesleğin icracılarını bağlayan etik kurallar vardır ve toplumsal genel ve yazısız ahlak kurallarından farklı olarak yazılı şekilde.
Genel bir ifade ile; Bilim etiği kişiye araştırma yaparken ve bulgularını yayınlarken uyması gereken ahlaki yolu gösterir ve bilimcilere bunlarla ilgili yükümlülükler getirir. Bilim etiği araştırma etiği ve yayın etiğini kapsar. Genellikle de liyakat, özgürlük, dürüstlük şeklinde özetlenir.
Ancak kanımca bu yeterli değildir. Çünkü bu tanımlama bilime tespit misyonunu yüklerken; onu, dünyayı ve evreni tüm barındırdıkları ile barışık temelde daha iyiye, doğruya, güzele ve adil olana doğru değiştirme misyonundan azade eder. Oysa bilim aynı zamanda değiştirmek içindir.
Kim adına ve nasıl: Onu yaratan birikimli kolektif emek ve bu emeği asırlardır var eden halklar ile yaşadıkları doğa adına ve yararına…
Bu nedenle bilim etiği; aramada ve tespitte akla sadakat, eşyaya adıyla hitap. Yani aklın, gözün, elin nesneye, nesnel gerçekliğe koşulsuz saygısı.
Biçmede ve paylaşmada ise emeğe, insana ve doğaya sadakat. Yani bilimin bir ortak miras alanı olduğu ve sayısız medeniyet ile insanın kolektif birikimli katkısının bir ürünü olduğu gerçeğinin aynı zamanda onu yaratan tüm süreç ve taraflara vefa borcuna mahsup ödenmesi.
İcracısı bilim insanı özelinde;
Bilimde tekel olmaz.
Bilim tespitle yetinmez.
Bilimde ticaret olmaz.
Bilim yaşatmak, düzeltmek, geliştirmek, yaşamı oluşturan tüm bileşenlerle barıştırmak içindir.
Bilim yalan söylemez.
Bilim manipüle etmez.
Bilim pazarlık yapmaz.
Bilim kandırmaz.
Bilim yalancı şahitlik yapmaz.
Bu gün bu alanda ve camiada ağırlıklı olarak bunların tersinin egemen olması kanımca bu gerçeği değiştirmez.
Şayet bu ayırımı net koyamaz isek; atomdan nükleer reaktör yapanı da, bomba yapanı da ilk başta sıraladığımız üç ilke üzerinden aynı kefeye koyarız. Adildir, caizdir diyene diyecek lafımız yok…
Fakat ne olursa olsun bilimin kendisi bundan muaftır. Neticede bıçak ekmek de doğrar başka şey de. Kusur bıçakta değil o bıçağı tutan elde.
Kaynaklar
- Friedrich Engels. (2016). Doğanın Diyalektiği. ISBN: 9786059317672. Yayınevi: Yason Yayınları. sf: 356.
- Boguslavski-Karpuşin-Rakitov, et al. (1994). Diyalektik Ve Tarihsel Materyalizmin Abecesi. ISBN: 9789757399384. Yayınevi: Sol yayınları. sf: 336.