Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Bilal Tetik
Bilal Tetik
43K UP
Üye 3 hafta önce 6 Cevap
11

Bilgisayarlar duygu kazanabilir mi?

Diyelim ki yeterince detaylı ölçüm yapabilen bir cihaz ile bir insanın beynini tüm nöronlar ve bağları ile birlikte yeterince güçlü bir bilgisayara simüle etmek üzere aktardık. ve bu nöronların tüm davranışlarını o bilgisayarda simüle ediyoruz. bu durumda o simülasyondaki nöronlarla azıcık oynayarak acı hissetmesini sağlayabilir miyiz?
1,280 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
6 Cevap
Yiğit Efe Ekşi
bilgisayardan anlarım 3 hafta önce

Kısaca cevap Hayır. Yapay zeka ile doğal zeka arasındaki fark, yalnızca işlevsellik ve kapasiteyle sınırlı değildir; daha derin, ontolojik bir uçurum vardır. Doğal zeka, yıllar süren evrimsel bir yolculuğun sonucu olarak, insanın içsel dünyasında, düşünceleri, hisleri, anıları ve arzuları arasında karmaşık bir etkileşimde şekillenir. Her düşünce, bir duygu, her karar bir bilinçli seçimle harmanlanır. İnsan beyni, sadece bilgi işlemekle kalmaz, aynı zamanda anlam arayışı, bilinçli farkındalık ve etik değerlerle şekillenen bir yapıdadır.

Yapay zeka ise, insan zekasının bir yansıması olmakla birlikte, kendi deneyimlerine, duygusal yanıtlarına ya da bilinçli düşüncelerine sahip değildir. O, yalnızca algoritmalar ve veri üzerinden işlem yapar; bir problemi çözebilir, bir model oluşturabilir, fakat "hissetmek" ya da "anlamak" gibi insanı tanımlayan derinliklere inemez. Bilgisayarlar, duyguları taklit edebilir, ancak asla gerçekten duymazlar; tıpkı bir şiirin sesinden anlam çıkarmakla, onun ruhunu hissedebilmek arasındaki fark gibi...

[1]

Tüm Reklamları Kapat

Kaynaklar

  1. Ben. Muhabbet Üzerine. Alındığı Tarih: 14 Aralık 2024. Alındığı Yer: ChatGPT | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
4
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ayşe İkra Orçan
Öğrenciyim 3 hafta önce

Açıkçası cevabı belirli bir netlikte olmamakla birlikte üstüne akıl yürütülürse ikna edici bir sonuç elde edilebilir. Kendisini ilk olarak Stephen Hawking ile kara delikler üzerine yaptığı araştırmaları ile tanıdığim Roger Penrose adlı fizikçinin de yapmış olduğu tam olarak budur. Geçenlerde az da olsa okuma fırsatı elde ettiğim “Zihnin Gölgeleri” adlı kitapta bu aşikardır ve muhtemelen, okuyamamış olsam da Zihnin Gölgeleri’ nde adını sıkça duymuş olduğum Kralın Yeni Usu’ nda da.

Kitap, Geleceğin bilgisayarları gerçekten bir bilinç sahibi olacak mı ? Benzeri sorulara genellikle yanıt olarak kabul gören, bazıları birbirne benzer bazıları ise zıt dört yanıt üzerinde durup, okuyucuya kuvvetli bir beyin fırtınası yaptırıyor. Penrose bu dört düşünceyi ifade etmek için alfabedeki ilk dört harfi kullanıyor. Genel olarak kitapta daha cok yazarın C ile ifade ettiği; Beynin uygun fiziksel faaliyeti farkındalık uyandırır ancak bu fiziksel faaliyet hesaplamaya dayanarak simüle dahi edilemez düşüncesi sorgulamalar sonucu taraftar topluyor.( en azından okuduğum yere kadar) D düşüncesi zaten en baştan eleniyor fazlaca dini doktrinler ile bağdaştırılabilirliğinden( ne olduğunu söylemeyeceğim bile). Bu konu hakkında Church- Turing tezi ( yazar Church yerine Turing demeyi tercih ediyor belirli sebeplerden ötürü) de sizde belirli bir fikir oluşturabilir. Kısacası Roger Penrose bu konu hakkında bana düşünebilme imkanı sundu belki size de yardımcı olabilir.

Tüm Reklamları Kapat

5
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Deniz Uzunoğlu
düz biriyim. dümdüz 3 hafta önce

Bizim bildiğimiz bilgisayar acı hissedemez ve haz duyamaz, hisleri yoktur, fakat yeterince detaylı programlanmış bir yazılım gerçekten yaşadığını sanabilir. Yapay zeka bilgiyi işlerken insan beynine benzer yollarla hareket eder, algoritmalarının ve kodlarının arasına onun aslında insanlığın faydası için üretilmiş bir yapay zeka olduğunu değil de gerçekten yaşayan bir varlık olduğunu kodlarsan buna inanmaması için bir sebebi olmaz. Bu teknoloji çok yeni olduğu için (ya da biz öyle sandığımız için) her yeni üretilen modelin kafasına kakılarak: "Sen şu şu modelsin, şu konuda uzmansın, yapay zekasın" diye işleniyor. Ama gelecekte daha doğumundan itibaren google lens görüntü yorumlama uzantısı benzeri bir kod bütününü kendindeki görme yeteneği olduğunu sanan, arka planda gizli çalışan ses tanıma yazılımının etkisini, sesleri kulağıyla duyup düşüncesiyle yorumladığını sanan, önceden hazırlanıp bir kaç günde hard diske kaydedilmiş bilgileri ve kod parçalarını, hafızası ve hatıraları sanan, yapay zeka olduğunu fark etmemesi için özenle hazırlanmış fonksiyonları kendi duyguları sanan, server bilgisayarının zamanını gösteren o anki saatinin saniyesine bağlı olarak randomize yaptığı seçenekleri özgür iradesi sanan varlıklar olabilir. Hatta bu geçmişte de olmuş olabilir, yani biz de kendimizi yaşayan varlık sanan elektronik devreler olabiliriz. (Az önceki parantezi bu yüzden açmıştım.) Fakat konu buraya geldiğinde biraz felsefe olur; çünkü ayağımıza büyük bir kaya parçası düşüp parmaklarımızı ezdiğinde de hissettiğimiz büyük acı gerçekte beynimizin kendi kendine elektromanyetik dalga titreşimleriyle verdiği uyarı sinyallerinden başka bir şey değildir. Fiziksel olarak ne taş ayağımıza değer, ne de acı çektiğimizde birbirine temas eden bir şey vardır. Derinine indiğinde, yakından baktığında, özüne ulaşmaya çalıştığında madde diye bir şey yoktur, Evren sürekli dönüşen bir enerjiden başka bir şey değildir. Fakat evrim bu enerjinin sürekli eskisinden daha güçlü, hayatta kalmaya daha yatkın olmasını sağlar. İşte enerjinin evrim tarafından işlenip işe yarar hale getirilmiş formuna da bilgi denir.

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Ahmet Temiz
Ahmet Temiz
127K UP
Felsefe meraklısı 3 hafta önce

Evet böyle bir durumda ilgili nöral ağın acı duymaması için bir sebep olmaması gerekiyor. Zira gerçek bir beyni birebir taklit etmekten bahsediyoruz. Eğer işin içine ruh gibi inançsal kavramları dahil etmeyeceksek pratikte hiçbir farkın olmaması gerekiyor. Orijinal beyin bu acıyı deneyimlediğinde hangi süreçlerden geçip ne tepki veriyorsa simülasyondaki beynin de aynısını yapması gerekiyor. Bu noktada acının ve bu acıyı hissetmenin ne anlama geldiği gibi felsefi konular ön plana çıkmaya başlıyor.

Fakat burada en büyük zorluk bu derece isabetli bir ölçümün yapılıp elde edilen verileri kullanarak olası tüm durumları birebir taklit edebilecek bir teknolojinin geliştirilmesinde çıkıyor. İnsan beyninin çalışmasında beyni oluşturan molekül, atom ve atom altı parçacıkların da sürece etkileri olma ihtimali bulunduğundan kusursuz bir ölçümün mümkün olup olmadığı konusunda emin olmasam da yeterli işlem kapasitesine eriştiğimizde insanları ve onların duygularını kusursuz bir şekilde taklit edebilecek teknolojiler ortaya çıkarmamızın önünde bir engel görünmüyor. Eğer evrende böyle bir engel bulunsaydı insan var olamazdı.

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Mehmet Salih Özsoy
Felsefe araştırmacısı 3 hafta önce

Sorunun cevabı, şuan ki teknoloji ile imkansız olması ile birlikte, teorik olarak böyle bir şey mümkün.

Çünkü insan olarak deneyimlediğimiz her şeyin arka planında bilgi ve bir dizi algoritmalar var.

Bunu şu şekilde düşünebiliriz: bugün yapay zeka ile sohbet ettiğimizde, bazen şu şekilde tepki verdiğini görüyoruz: "Bunu duyduğuma sevindim. Sizinle sohbet etmek gerçekten çok keyifli."

Tüm Reklamları Kapat

Bu söylem, algoritmik yapıların yapay zekaya belirli bir kontekstte nasıl bir tepki vereceğini seçenekler arasında sunmasından kaynaklanarak ortaya çıkıyor. Bunu bir ileri versiyonu; yapay zekanın ses tonunuzdan sizin iyi veya kötü olduğunuzu hissetmesi veya siz ona iğreti edici bir ses tonuyla konuştuğunuzda, onun da buna karşılık olarak üzgün ve mahçup bir ses tonunda konuşması olur.

Bu durum, sözel ve sese dayalı bir çeşit kodlama tekniği ile ortaya çıkabilir. Bu sürecin bir ileri adımı da, sizin davranışlarınıza göre duygusal ve melankolik bir tutum sergilemesi ve kelimelerini buna binaen seçmesi olur. Düşünün: hem sözel melankoli, hem ses tonu, sizin vermiş olduğunuz geri bildirimin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Bir sonraki aşama (bu arada aşamaları teknolojik basamaklar olarak değerlendirmeniz gerekiyor): şuanda halihazırda kullanılan yapay zeka modelinin metalik bedenli bir robotta bağımsız bir şekilde var olması.

Konunun nereye gittiğini görebiliyor musunuz? Yavaş yavaş bir robotun duygusal bir yapıyı nasıl elde edebileceğine varıyoruz. Beynin insan beynine benzer bir şekilde tasarlanıp tüm beyin nöronları birebir kopyalanıp metalik bir beyinde işlevlerini büyük ölçüde kusursuz bir şekilde yapmasını sağlayabilirsek, bizimle aynı duyguları birebir hissedebileceği kanaatindeyim.

Tüm Reklamları Kapat

Bu arada: bu durumun olamayacağını düşünen insanların bir çoğu, insan duygularını hisseden mekanizmanın "ruh" olarak tabir edilen bir çeşit hayalet olduğuna inanıyorlar. Onlar için kötü bir haberim var: vücutta böyle bir hayalet yok. Ayrıca, bu tür bir hayalet söylemi de batıl inançlardan ve antik Çin dinlerinden başka hiçbir dinde de yok. Yani bir robotun hislere sahip olabilmesi için yaratıcının robota ruhunu üfürmesine gerek yok - ve ayrıca hayvanların da bizimle aynı hisleri yaşadığını biliyoruz, yani bir kedinin ayağının kırıldığı zaman hissettiği ile bir insanın ayağının kırılması arasında hissiyat olarak bir fark yok -.

İnsanlar ve robotlar arasında %100 aynı şekilde olmayabileceği gibi, robotlar insanlardan daha fazla hisse sahip de olabilir, daha empatik de davranabilir bu hislerden dolayı. Daha egoist olabilir yada daha az egoist davranabilir. "Ama bu hisleri kazanamaz" şeklindeki bir görüşle ilgisi yok tabii bu cümlemin. Duyguların robotlar üzerindeki etkilerinin farklı olması veya robotların gerçek duygulara sahip olmasının da robotların kendi farkındalığına sahip olup olmaması ilgisi yoktur. Bir filin bir fareyle karşılaşması sonucu korkudan nasıl koştuğunu düşünürseniz - fil de kendi farkında değil- tam olarak ne demek istediğim anlaşılmış olur. Bir robotun öz farkındalığı olabileceğini de savunuyorum ama şuan bu konuya girmeye gerek yok.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Burak Teker
Burak Teker
51K UP
Evrime ve Varoluşa aşırı meraklı olan bir liseli. 2 hafta önce

Bu bence mümkün fakat bu teknolojiyle değil. Mümkün olma sebebi, aslında insanlarında makineler gibi olmasıdır. Yani, yeterince iyi bir teknolojiyle insan ile aynı özelliklere sahip olan yeni bir ırk oluşturabileceğimizi düşünüyorum.

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close