Evet böyle bir durumda ilgili nöral ağın acı duymaması için bir sebep olmaması gerekiyor. Zira gerçek bir beyni birebir taklit etmekten bahsediyoruz. Eğer işin içine ruh gibi inançsal kavramları dahil etmeyeceksek pratikte hiçbir farkın olmaması gerekiyor. Orijinal beyin bu acıyı deneyimlediğinde hangi süreçlerden geçip ne tepki veriyorsa simülasyondaki beynin de aynısını yapması gerekiyor. Bu noktada acının ve bu acıyı hissetmenin ne anlama geldiği gibi felsefi konular ön plana çıkmaya başlıyor.
Fakat burada en büyük zorluk bu derece isabetli bir ölçümün yapılıp elde edilen verileri kullanarak olası tüm durumları birebir taklit edebilecek bir teknolojinin geliştirilmesinde çıkıyor. İnsan beyninin çalışmasında beyni oluşturan molekül, atom ve atom altı parçacıkların da sürece etkileri olma ihtimali bulunduğundan kusursuz bir ölçümün mümkün olup olmadığı konusunda emin olmasam da yeterli işlem kapasitesine eriştiğimizde insanları ve onların duygularını kusursuz bir şekilde taklit edebilecek teknolojiler ortaya çıkarmamızın önünde bir engel görünmüyor. Eğer evrende böyle bir engel bulunsaydı insan var olamazdı.