Öncelikle sizin adınıza çok sevindim. Tutkusunu sonradan keşfeden çoğu insan geri dönmeyi düşünmüyor bile.
Ülkemizde çoğu kişi 22 yaşında lisans mezunu oluyor. Yüksek lisans (2 yıl), doktora (4 yıl) derken her şey yolunda giderse 30 yaşından önce doktora mezunu olup bir üniversitede akademisyenlik yapmak (en azından kağıt üstünde :)) mümkün. Tabi yüksek lisans ve doktora süreleri de oldukça değişken. Kaldı ki doktoranızın tez aşamasında tez konunuzu değiştirerek yine 1 - 2 yıla kadar süre kaybı da yaşayabilirsiniz. Neticede akademik kariyer yapmak uzun yıllar süren zorlu bir süreç.
27 yaşında lisansa başladığınızı düşünelim. Kabaca 4 yıl lisans, 2 yıl yüksek lisans, 4 yıl doktora ile 37 yaşında doktoranızı alırsınız. Evet, bu "normal" süreden 9 yıl kadar fazla. Ancak önünüzde hiçbir somut engel yok. Sizi vazgeçirecek tek şey "geç kalmışlık" hissiniz olabilir fakat olmamalı. Akademik olsun ya da olmasın kariyer yapmak bir süreçtir ve süreçten zevk almaya bakılmalıdır. Ayrıca geçici bir heves olmadığını özellikle belirtmişsiniz. Yarın bir gün dönüp "acaba"larla karşılaşmamak, pişmanlık yaşamamak için geç olsun ya da olmasın denemeye değer. İçinizdeki bir boşlukla yaşamaya çalışmaktansa tutkunuzun peşinde zorlu bir kariyer sürecine girip "akış"a geçmek size tatmin edici bir yaşam sunar. Akış: Mutluluk Bilimi (Mihaly Csikszentmihalyi) en sevdiğim kitaplardan biridir :)
21 yaşında genç bir kardeşiniz olarak size geç kalıp kalmamanızdan bağımsız bir şekilde hedefinizin peşinden gitmenizi tavsiye ediyorum. Geç olsun ama güç olmasın...