Bu durum bilim insanlarınca, algıda seçicilik üzerinden açıklanıyor. Nasıl.
Birini düşündüğümüzde onunla karşılaşıyor ya da o bizi arıyor olduğu durumlar tek tüktür. Nadir rastlanır. Ancak, bizim birini düşündüğümüz, bir şeyi istediğimiz ama o kişinin bizimle irtibata geçmediği ya da karşılaşmadığımız, ya da istediğimiz şeyin olmadığı durumlar o kadar çoktur ki, sıradanlaşmıştır ve özel değildir. Duygudurum değişmez. İşte arada derede tek tük olan bu durumlar yüksek dopamin salınımına neden olur, seviniriz ve duygudurum ani değiştiği ve yükseldiği için de unutamayız. Yani objektif kalamayız bu durumlara. Yaşamın yüzde 95ine değil, yüzde 5ine inanmak isteriz, onu kabul etmek isteriz çünkü hoşumuza gider.
Diğer yandan, bir kişiyi düşündüğümüzde onun ile ilgili bir durumun gerçekleşmesi oldukça mümkün.
1- Beyin ve kalbin elektromanyetik alanları yoluyla başka bir kişi bilinçdışı yoluyla uyarılabilir. Mutlak olur değil. Olabilir.
2- Ortak bilinç yoluyla.
Bunlar tamamen teorik olasılıklar. Bu yollarla mutlak surette başka birine ulaşırız asla ve asla değil.
Ancak doğa olayları gibi fenomenlerin bizim isteğimizle olmasına inanmak, gerçekçi olmaz. Çünkü o kadar fazla değişkene bağlı ki, 5 günün üzerinde hava tahmini inanılmaz düşer.
Beyin, duygudurumun hızlı değiştiği durumları özel olarak kodladığı için unutamıyoruz. Olumlu ya da olumsuz. Ancak bu durumlar yaşamın oldukça küçük bir kısmını kapsıyor. Ne oluyorsa arada kalan nötr alanda oluyor ve kaçırıyoruz galiba.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak. (4 Mart 2020). Alındığı Tarih: 4 Mart 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı