Zamanımız Yok!
Eskiden günlük tutma ülkemizde de çok yaygındı. Teste dayalı seçenekli bir yaşam, günde 7-8 saat ders, ardından 4 saat kurs veya dershane, hafta sonu bir o kadarı yoktu.
Eskiden eve, bütün ailenin toplanıp saatlerce uğraşacağı kadar ödev verilmezdi.
Eskiden öğrencinin çantası onun kilosunun yarısı kadar ve belini bükecek ağırlıkta değildi. Ve bu çantada hiçbir yardımcı ve yardımcının yardımcısı kaynak yoktu.
Şimdi şükür ki hepsi var!
Ancak bu koşuşturmada artık değil çocukluk yapmaya, oyuna, uykuya bile zaman yok.
Artık üç kitap 6 defter ve bir günlük yok. Hatta defter bir ihtiyaç bile değil. YAZMAYA DA GEREK YOK.
Kısmi boş zamanlarda, üstüne bir de bunların sanallarını koyarsanız, işlem tamam.
Şikayetçi var mı dersiniz? Evet çok.
Ancak bu durumdan değil, aksine buna uygun davranmayan ve çocukların gelecek 30 yılının sorumluluğunu üstlenip velilerine; “İsterim ki sınav sonrası ne haliniz varsa görün demeyeyim, aksine 30 yıl sonra bile yetiştirdiğim öğrencim üzerinden gelip benden hesap sorabilin” diyen bencileyin öğretmenlerden.
Alan razı veren çoktan razı ( hem bu ayrı bir yazının konusu).
Yani tamamen iradi; hem ekonomik, hem sosyolojik hem de politik ve fakat hepsinden öncelikli olarak bir o kadar da trajik…
Daha ne diyeyim… Sevgiyle…