Einstein'ın genel görelilik teorisi, kütle ve enerjinin uzay-zaman dokusunu bükebileceğini öne sürer. Bu, kütle ve enerjinin bir nesnenin çevresindeki uzay-zamanın geometrisini değiştirebileceği anlamına gelir. Kütle ve enerji, uzay-zamanı çekerek veya eğerek, yerel olarak bir kütleçekim alanı yaratır.
Ancak, atomlar genellikle çok küçük kütlelere sahiptir ve genellikle makroskobik cisimlerin etkili kütleçekim alanları oluşturabilmesi için çok sayıda atom bir araya gelmelidir. Örneğin, bir gezegenin kütleçekimi, o gezegendeki tüm atomların kütleçekim etkilerinin bir sonucudur.
Atomlar, günlük yaşamda gözlemlenen büyük kütleçekim etkileri oluşturacak kadar kütle ve enerjiye sahip olmadıkları için genellikle uzay-zaman dokusunu bükmek için yeterli değildirler. Ancak, astronomik ölçekte, özellikle yoğun kütlelere sahip nesneler, uzay-zamanın büyük ölçüde eğilmesine neden olabilir. Örneğin, kara delikler bu tür yoğun kütlelere sahip nesnelerdir ve etrafındaki uzay-zaman dokusunu bükerler.
Sonuç olarak, atomlar genellikle küçük kütlelere sahip olduğu için günlük ölçekte büyük uzay-zaman eğrileri oluşturamazlar, ancak büyük kütlelere sahip nesneler bu etkiyi gösterebilir.