Meseleye %100 kesinlik noktasında bakarsak 2+2=4 sonucu veya şu an bu yazıyı okuyor olduğunuz bilgisinden de %100 emin olamayız. Fakat olaya Karl Popper'in bilimsel çerçevesinden bakarsak en azından neyin yanlış olduğunu söyleyebiliriz ve bazı şeylerden kesin olmasa da kesine yakın oranlarla bilgi sahibi olabiliriz.
Prof. Dr. Celal Şengör'den bir alıntı yapmak faydalı olur. Tam olarak cümlelerini yazmayacağım fakat dolaylı aktarım yapacağım, diyor ki: Etrafımızdaki algıladığımız bir evren var ve bunun bazı olguları var. Örneğin aşağı atlarsan düşersin. Bu algılanımı bir ön kabul olarak alıyoruz ve buna göre gözlem, deney yapıp neyi bilip neyi bilmediğimizi test etmeye çalışıyoruz. Sen diyorsan ki bu evren aslında yok, aşağı atlarsam öleceğim meçhul çünkü zaten yaşıyor olduğum meçhul. O halde atla bakalım aşağıya. Yok atalayamıyorsan bu evrenin varlığını bir ön kabul olarak alıyorsun demektir.
Varoluş sorunsalı insanoğlunun en eski sorunsallarından biridir. Nerden geldik, nasıl geldik soruları daima bir merak konusudur. Ve bu konuda mümkün olduğunca kesine yakın bilgiye ulaşmak isteriz. Tıpkı bilimsel bilgi gibi.
Tanrıyı görmeden kabul etmem sözünü en basit şekilde filolojik olarak ele alabiliriz. Bilimsel veriye giden yolun ilk adımı "gözlem" dir. Bir şeyi gözlemlersin, daha sonra bu gözlem ekseninde bir takım fikirler üretirsin sonra bu fikirleri belirli çerçevelere oturtup hipotez oluşturursun ve deneysel aşamaya geçersin. Görmek ve gözlem kelimeleri arasındaki bağlantıyı anlatmama gerek yok.
Dolayısıyla bir şeyi görmek, gözlemlemektir. Ve bilimsel veriye giden yola açılan kapıdır. Bu sebeple "gözle görmek" eylemi insanoğlunun her zaman en güçlü dayanaklarından biri olmuştur. Elbetteki bir şeyi görmek gerçekliğini kanıtlamaya yetmez. Fakat ne olduğu hakkında çalışma yapmaya yetecek veri sunabilir ve ışık tutabilir.
Sadece bir kişi veya gurubun söz konusu herhangi bir şeyi görmesi de bilimsel kanıt açısından yeterli değildir. Pek çok spiritüel bir şeyler gördüğünü iddia eder. Fakat hiç bir bilimsel dayanağı yoktur. Sayıları milyonlara ulaşsa da söylediklerinin değeri yoktur bu sebeple.
Bilimsel bilgiden bahsedebilmek için söz konusu durumun belirli şart ve imkanlar altında yapılan tüm deneylerde aynı veya benzeri sonuç vermesi gerekir.