Bu konuda birçok kez fikirler incelemeler sunduk burada. Kısaca tekrar geçelim.
Doğada bireylerin partnerlerini hangi kıstaslara bağlı olarak seçtiği üzerine belirli kabuller var. En kaba özetle dişiler için cinsel verimlilik, erkekler için hayatta kalma yeterlilikleri ilk akla gelen seçilim kıstası. Ancak tür insan olunca konuyu bu kadar kolay özetleyemiyorsunuz. İnsan çok karmaşık bir canlı. Ve günümüz dünyasında da insanoğlu sosyal, kültürel, dini, politik, bölgesel, psikolojik, estetik, sayısız bileşenin etkisi altında ve modern yaşam dinamikleri da çok karmaşık. Bu şartlarda "insan eşini şuna göre seçer" diye net bir çıktı sunmak olanaksız gibi bir şey.
İnsanda temel olay şu: Normalde doğada hamilelik süreleri, yavrunun kendi başına hayatta kalabileceği olgunluğa erişmesini sağlama amacı ile biçimleniyor. Ama bu süre insanda böyle değil. Bunun da beyin ve baş büyüklüğü ile ilgisi var. Eğer insan yavrusu, kendi başına hayatta kalabilecek kadar anne rahminde kalırsa baş o kadar büyüyor ki doğum olanaksız hâle geliyor. Bu nedenle insan yavrusu olgunlaşamadan ve kendi hayatiyetini sürdüremeyeceği bir yeterlilikte doğuyor. Ki insan hamileliği doğadaki en zor hamileliklerden ve doğumu da en sancılı doğumlardan. İşte yavru fazla aciz doğunca ilk yıllarda yoğun bir bakım gerekiyor. Bu nedenle de insanın anneliği yine doğadaki en önemli annelik. Kadın memesinin gelişkinliği, süt verimi de önemi de bunun önemli göstergesi. (Annelik kavramı da bu yüzden hayli kutsal ve değerli) İşte madem kadın hamileliği zor, madem çocuk doğunca kadın ona uzun bir süre bakmak ve onu emzirmek zorunda anne hamileyken ya da yavruyu bakıp beslerken ava çıkamaz, avcı-toplayıcılık yapamaz, yuvayı doğal düşmanlardan koruyamaz vs. Eve yemek getirecek, anne ve yavruyu koruyacak bir yardımcı lazım. İşte bu da baba.
Buna göre insan, üremek ve yetişkin bireyler dünyaya getirmek istiyor ise bir kadın ve bir erkek, birkaç yıl sürecek bir işbirliği yapmak zorundalar. Bunun da adı evlilik zaten. (Görüldüğü gibi insanda evlilik, tamamen evrimsel bir gereklilik)
İşte bu şartlar altında erkek, cinsel olarak verimli olan kadını seçiyor. Emeğine, bağlılığına, sadakatine karşılık kendisine sağlıklı bir çocuk verecek kadını. Kadın da hamilelik ve çocuğun büyümesi süresince kendisini terk etmeyip eve yiyecek getirecek, yuvayı koruyacak ve hayatta kalabilecek erkeği seçiyor.
Bu yeterlilikler da zaten çekici bireyin tanımı. Cinsel verimliliği yüksek kadın ve hayati yeterliliği ve güvenilirliği yüksek erkek de zaten çekici, güzel birey anlamına geliyor.
Temel dinamikler kabaca böyle. Ama işte... Modern dünyada, sperm bankasından hamile kalan bir kadını bu çerçevede nereye oturturuz? Buna cevaplamak zor. Dünya çok değişti çünkü.
Bu karmaşada ne sadakat, ne üreme, ne bağlılık, ne yuva, ne estetik, ne aşk, ne o ne bu, hemen her şey karmaşıklaştığı için de hiç bir şeyi basit kıstaslara sığdıramıyoruz. 3 kez aldatılmış bir birey muhtemelen sonraki partnerini tamamen sadakat kıstasına göre seçecektir. Fakirlikten çok zor bir hayatı olmuş bir birey, zengin bir bireyi isteyecektir. Zengin ve nüfuslu bir ailenin paradigmaları altında ezilmiş bir birey daha orta halli bir partner seçecektir. Mesleğini çok seven bir doktor, ben illa bir doktorla evlenirim diyebilir. Kendi kültürünü sevmeyen bir birey, ben başka bir ülkeden biriyle evleneceğim diyebilir. Çok uzun boylu bir birey, kendisini uzun boylu bir partner aramak zorunda hissedebilir. Bu ve benzeri sayısız kriter yazabiliriz.
Temel dinamiği yukarıda yazdım ama bugün durumlar çok farklı.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla.