Aşkın evrimsel süreci daha önce sorulmuştu, bunun hakkında yeni bilgi geldikçe güncellenen bir yazı mevcut. Özet geçeyim. Evet, aşk biyokimyasal süreçlerden ibarettir. Beyinde algılanır. Bunun "soyut" olduğunu düşünmemize neden olacak hiçbir şey yok. İnsanlar geçmişte bazı biyokimyasal süreçleri içeren bu süreci anlayamadığı için "kalbe" ve "ruha" atfetmiş. Bir şeyin güzel hissettirmesi için ruhani, büyülü olmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Carl Sagan'ın dediği gibi "Günbatımı hakkında ufak birkaç bir şey bilmek, onun romantikliğini bozmaz." Sonuçta günbatımının da neden o şekilde gözüktüğü son derece maddesel olarak açıklanabiliyor. Ama bu onu "büyüleyici" bulmanıza engel değil. Hatta böyle maddesel olguların beynimizde sanki "büyülü" gibi hissettirmesi bile muazzam.