Düşünen Kalp Yalanı
İnsanoğlu, yüzyıllardır kalbe ekstra anlamlar yüklemeye çalışmışlardır. Heyecanlandıklarında, korktuklarında, üzüldüklerinde kalp bölgesinde hissettikleri değişimler, bu organın duygular ile doğrudan ilişkisi olduğu izlenimini uyandırmıştır. Ancak bilimin zayıf olduğu zamanlarda genel olarak insanlar, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda ise "sahte bilimciler", "inanç tüccarları" ve "kuantumcu sahtekarlar" kalbin duygulardan sorumlu, bağımsız düşünebilen organ olduğu yalanını halkın içerisinde fısıldayıp durmuşlardır. Günümüzde de bu sahtekarların yalanları sürüp gitmektedir.
Sahte bilimin klasik bir yalanı, "Bilim böyle söylüyor." lafıdır. Eğer ki konuştuğunuz biri, bilimin ne söylediğini tam olarak, makaleleriyle destekleyerek anlatmıyorsa ve sıklıkla "Bilim bunu ispatladı.", "Tüm bilim insanları bunu kabul etti/reddetti.", "Bilim bunu söylüyor." gibi sözlere başvuruyorsa, bilin ki konuştuğunuz kişinin bilim ile alakası olmadığı gibi, amacı da sizi bilgilendirmek değil, kendisinin de yalan olduğunu bile bile kandığı sahtekarlıkları size pazarlama merakıdır. İşte bunlardan, kalp organı ile ilgili olanlarına sıklıkla "piyasa"da (böyle diyoruz, çünkü halk, bu insanların "bilgi kirliliği pazarı"dır) rastlamak mümkündür.
Her sahtekarlık tehlikeli değildir, zira belli bir düzeyin üzerinde birikime sahip her insan, kısa bir müddet içerisinde karşısındakinin sahtekarlığını anlayacaktır. Bu insanların sahtekarlıklarını tehlikeli kılan ise, bilimsel verileri sunarak, onlardan kafalarına göre çıkarımlar yaparak, çarpık bir bilim formunu pazarlıyor olmalarıdır. Örnekten de görebileceğiniz gibi, "kalpte bulunan sinirler" gibi bir gerçek bile, onlar için malzeme olabilmektedir.
İnsanlar, uzun yıllar boyunca, en azından aşkın kalp ile ilgili olduğunu düşünmüşlerdir (diğer saydığımız duygularla birlikte). Ancak bilimsel çalışmalar, duyguların kalp ile hiçbir alakası olmadığını, kalbin görevinin yalnızca ve yalnızca kan pompalamak olduğunu göstermiştir. Bu çalışmalara ve araştırmalara aşağıdaki kaynakçamızdan erişebilirsiniz. Kalp, günümüzde sembolik olarak "aşk" ve "sevgi"yi temsilen kullanılmaktadır. Ancak bunun hiçbir gerçeklik payı olmadığını bilmek gerekir.
Elbette, insanların kalplerine bu anlamları yüklüyor olması pek de anlaşılmaz değildir. Zira aşk, sevgi, korku gibi duygular, vücutta çok ciddi değişimler yaratır, zira her biri çok önemli sinyallerdir. Aşk, cinselliğin olasılığını arttıran bir unsurdur, bu yüzden evrimleşmiştir. Dolayısıyla aşık olan bir beyin, vücudu cinsel birleşme için hazırlar ve bu sırada salgılanan hormonlar, kalbin çalışmasını da etkiler (örneğin noradrenalin, kalbi hızlandırır ve insan, beyninden çıkan sinyalleri değil de, bir sonuç olan kalp atımı hızlanışını fark etmesi, sanki aşık olanın kalbi olduğu yanılgısını doğurur). Benzer şekilde, sevgi, sosyal hayvan türlerinde bireyleri ve özellikle aileyi birbirine bağlayan bir zihinsel aktivitedir. Dolayısıyla, sevginin tetiklendiği durumlarda, vücudu aktif tutmak için kalp atışı hızlandırılabilir. Bu sırada göğüs kafesi içerisinde meydana gelen değişimler, kalbin sevgi duyduğu hissini yaratabilir. Aynı şekilde korkma sırasında kalp atımlarımızın bir anda hızlanması, korkanın beynimiz değil de kalbimiz olduğu yanılgısını yaratır. Bu yüzden "beyinli ol" değil de, "yürekli ol" deriz.
Ne var ki, kalp beyinden bağımsız olarak "düşünemez". Hatta açıkça belirtmek gerekirse, beyin haricindeki hiçbir organ düşünemez, duygular üretemez! Nasıl ki beyin, karaciğerin fonksiyonu olan alkol süzme işini göremiyorsa, böbreklerin su emilimi görevini yerine getiremiyorsa, penisin ve vajinanın üreme işlevini yerine getiremiyorsa, diğer hiçbir organ da düşünme, algılama, duyguları yaratma gibi işlevleri yerine getiremez!
Dolayısıyla, her ne kadar "edebi" veya bir miktar "felsefi" bakış açısıyla, hayata böyle bakmanız mümkün olacak olsa da, gerçeklerin sınırına, yani bilimin alanına girdiğiniz anda bu toz pembe düşüncelerden sıyrılmanız gerekmektedir.
Sahtekarların en sık kullandıkları veriler (yukarıdaki örnekte de göreceksiniz), kalpte sinirlerin bulunuyor olmasıdır. Bunu, "düşünme için yeterli kriter" olarak görmeleri, bilim ile uzaktan yakından alakaları olmadığını net bir şekilde göstermektedir. Vücudumuzun her yerinde sinirler vardır ve beyin ile omurilik haricindekilere çevresel sinirler denir. Bu sinirlerin görevi, o organ hakkında beyne bilgi vermek ve beynin emirlerini organlara uygulatmaktır. Kalpte bulunan sinirlerden bazıları, özellikle de beynin medulla bölgesinden çıkıp kalbe ulaşan vagus siniri kalbin atım hızını (ritmini) düzenler. Ancak omurilikten (merkezi sinir sisteminden) çıkan S2-4 sinir şeritleri de benzer şekilde penisin ereksiyon durumunu kontrol eder. Bu penisin "düşünüyor" olduğunu iddia etmemiz için yeterli değildir. Benzer şekilde, vücudunuzdaki her bölgeye sinirler ulaşır; ancak sadece beyin düşünür.
Sahtekarların ikinci başvurduğu şeyse, kalpte, beyinden bağımsız sinirlerin bulunuyor olmasıdır. Bu da bir gerçektir. Kalbinizde, kalp ritminin "ritmik" olmasını sağlayan sinir düğümleri bulunur. Bir nevi "saat" görevi gören bu sinirler, kalp beyinden ayrılsa da, kalbin atmayı sürdürmesine neden olur (ancak bunları hızlandırıp yavaşlatan yine beyinden gelen vagustur). Bu da, kalbin bağımsız bir organ olduğunu iddia etmek için hiç yeterli değildir. Zira kendini tekrar eden hareketlerin bulunduğu her yerde, beyinden ayrılarak özelleşmiş sinirler bulunur. Örneğin peristaltik hareket dediğimiz boğum hareketinin bulunduğu bağırsaklarda da bu tip sinirler bulunur ve bunlar, bağırsakların sürekli aktif olmasını sağlar.
Eğer ki bağırsaklarınızın sizden bağımsız düşündüğüne inanmak istiyorsanız, lütfen durmayın, inanın.
Ancak bunun gerçeklikten çok uzak olduğunu, bu sinirlerin sadece düzenleyici rolü olduğunu ve asla beyindeki ara nöronların ve ilişkilendirme alanlarının görevini üstlenemeyeceğini, dolayısıyla bu organların asla bağımsız fikir, düşünce, algı ve duygular yaratamayacağını bilin.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Peki emin miyiz, gerçekten de kalbin duygularda hiçbir rolü yok mu? Evet, eminiz. Çünkü kalp kolayca erişip inceleyebildiğimiz bir organ. Kalpteki sinirlerin sayısının beyne göre son derece kısıtlı olması da onu kolayca incelenebilir kılıyor (beyindeki 100 milyar civarı nörona karşılık kalpte sadece birkaç on bin nöron bulunur). Bu nöronların tüm işlevleri ve bağlantıları çözüleli 30 yılı aşkın bir süre olmaktadır. Bunun haricinde, duygular üzerine çalışan sinir bilimciler de, kalp ile ilintili en ufak bir bağlantı bulamamışlardır (ki bu konuda çalışmalar da yürütülmüştür). Benzer şekilde, duyguların vücutta yarattığı değişimler adım adım takip edilebilmektedir, bu araştırmalar da kalbin beynin emriyle salgılanan hormon etkisi altında aktivitesini değiştirmesi haricinde hiçbir ilişki bulamamıştır (ki birçok organ bu horonlarla aktivitesini değiştirir, tükürük bezlerinden, idrar kesenize kadar!). Ayrıca, artık yapay kalpler üretip takabilmekteyiz. Kalpteki sinirler bozulduğunda (evet, kalbin ritmini ayarlayan, beyinden bağımsız olan o sinirler bozulmaktadır), yerlerine mekaniklerini takabilmekteyiz. Bunlar, hiçbir insanda duygu yitimine neden olmamaktadır. Uzun lafın kısası, böbrek ya da pankreasınız ne kadar aşık oluyorsa, kalbiniz de o kadar oluyor.
Elbette "kalbin gözü", "kalbini dinle", "kalp kalbe karşı" gibi binlerce deyişin özünün önemli olduğunu ve bilimsel arka planı düşünmeden sarf edildiğini biliyoruz ve anlıyoruz. Ancak yine de aklınızın bir köşesinde, kalbin duygulara sahip olmadığını, duyguların merkezinin beyniniz, özellikle de sağ beyniniz olduğunu biliniz.
Umarız faydalı olmuştur.
Teşekkür: Taylan Ayık ve Emre Koç
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 24
- 13
- 10
- 7
- 4
- 4
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- S. Zeki. (2020). The Neurobiology Of Love. FEBS Letters, sf: 2575-9. | Arşiv Bağlantısı
- Science Daily. Scientists Uncover Neurobiological Basis For Romantic Love, Trust, And Self. (25 Mart 2020). Alındığı Tarih: 25 Mart 2020. Alındığı Yer: Science Daily | Arşiv Bağlantısı
- D. K. Binder, et al. The Seminal Contributions Of Johann-Christian Reil To Anatomy, Physiology, And Psychiatry. (25 Mart 2020). Alındığı Tarih: 25 Mart 2020. Alındığı Yer: 1091–1096 | Arşiv Bağlantısı
- A. D. Craig. (2002). A New View Of Pain As A Homeostatic Emotion. Trends in Neuroscience, sf: 303–307. | Arşiv Bağlantısı
- N. A. Harrison, et al. (2010). The Embodiment Of Emotional Feelings In The Brain. The Journal of Neuroscience, sf: 12878-12884. | Arşiv Bağlantısı
- I. Saenz de Tejada, et al. (2020). Local Control Of Penile Erection. Nerves, Smooth Muscle, And Endothelium. Urologic Clinics of North America, sf: 9-15. | Arşiv Bağlantısı
- Neuroanatomy. The Neurobiology Of Emotion. (25 Mart 2020). Alındığı Tarih: 25 Mart 2020. Alındığı Yer: Neuroanatomy | Arşiv Bağlantısı
- M. L. Phillips. Understanding The Neurobiology Of Emotion Perception: Implications For Psychiatry. (25 Mart 2020). Alındığı Tarih: 25 Mart 2020. Alındığı Yer: Cambridge University | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 12/12/2024 17:02:03 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/917
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.