Beynin dış uyaranlarla etkileşim kurma şekli, nöral ağlar üretmektir. Her dış uyaran için yapılandırılan ağlar, bizim fizik evrenle etkileşim kurmamız için olmazsa olmazdır.
En çok beslenmiş, en çok gelişmiş nöral ağlar genellikle bakım veren, anne baba için olanlardır. İlk oluşmaya başlayıp en yoğun maruz kalınan ve en yakın bağ kurulan uyaranlar oldukları için. Bir de aşık olunan kişi. Dürtüsel çekim etkisi ve orta beynin bağlanma arzusundan dolayı aşık olduğumuz kişi için de, güçlü bir nöral ağ oluşur. Kişi sadece dış uyaran olarak değil, kendi başına kaldığında da onu düşünerek bu ağları besler güçlendirir.
Ancak ani bir ayrılık, kayıp gibi sevgiliden kopma durumlarında, önemli bir dış uyarana ait yapılandırılmış nöral ağ durmakta, ancak fiziksel uyaranı kaybolmuş durumdadır. Bu aslında beyin için de bir sorundur. Uyarandan bağımsız bir ağın varlığı, bizde boşluğa düşme, ne yapacağını bilememe gibi algılanır acının da yanında.
Burada duygusal olarak konuyu aşmanın dışında, biyolojik olarak yapılacak şey, sevgili için örülmüş nöral ağı yok etmektir aslında. Bu da, yeni bir şey öğrenme, yepyeni bir konuda derinlik kazanma ile olur. Kurulacak yeni ve güçlü bir ağ, fiziksel uyaranı kalmamış ağın yok olmasında etkin olacaktır. Duygusal olarak kişi için bu saçma ve nasılsa işe yaramaz gelebilir, ancak işleyiş bu şekilde. Genellikle duygu kontrolü yapamayıp bir kişinin esiri gibi aşk sarhoşu yaşayan kişiler -uzun dönemliden bahsediyorum-, genellikle yeterli analitik rasyonel süreçlere giremeyen güdüsel insanlardır. Herhangi bir konuda uzmanlaşma çabasına giren insanlar, güdüleri ve güdülerin yorumlanmış hali duygularını daha rahat kontrol edebilir yönetebilirler.