Aşıların, üretildikleri varyantlara karşı tamamen etkili olduklarını zaten biliyoruz. Aşıların genel popülasyon üzerinde dikkate değer hiçbir zararı olmadığını da biliyoruz. Dolayısıyla aşıların yaygın olarak kullanımıyla birlikte aşılara dair az sayıda yeni şey öğreneceğiz.
Buradaki bir sıkıntı, aşılarla ilgisi olmayan rastgele olayların aşılarla ilişkilendirilmesi sorunudur. Bir ilacı veya aşıyı milyarlarca kişiye uygularsanız, o kişilerin zaten yakalanacakları hastalıklar veya o grupta zaten görülecek ölümler, normal şekilde yaşanmaya devam edecektir; ancak bunların bir kısmı yaşanmadan önce aşı olunacağı için, kaçınılmaz olarak bu hastalık ve ölümlerin sebebinin aşı olduğu iddia edilecektir. Bu, tamamen hatalıdır. Korelasyon, nedensellik demek değildir.
Bu nedenle biyoistatistikte iki olay arasındaki nedenselliği incelemeden önce, olaylardan birinin halihazırda yaşanma sıklığını gözetmek gerekmektedir. Örneğin bir ülkede kalp hastalıkları nedeniyle günde 100 kişi ölüyorsa, bu kişiler aşılanmaya başladıktan sonra da kalp hastalıklarından ölümler yaşanacaktır. Eğer bu ölüm sıklığı günde 100 kişi civarında kalırsa, o kişiler ölmeden önce aşı olmuş olsalar bile, aşının bu ölümlerin sebebi olduğunu söyleyemeyiz. Eğer aşılanmanın başlaması sonrasında günlük kalp hastalığı ölümleri 300'e fırlasaydı, o zaman aşılardan şüphelenilebilirdi. Aşı uygulamasının başlamasından beri, toplum genelinde böylesi yüksek riskli bir olayın artışı gözlenmemiştir.
20 milyon insanı doktor muayenehanesine getirseydiniz ve her birine zararsız, tuzlu sudan oluşan plasebo aşısını yapsaydınız ve bir ay sonra iletişime geçseydiniz, bu hastaların binlercesi kalp krizi, yeni teşhis edilmiş kanser, ölüm gibi oldukça kötü tıbbi olaylar yaşamış olacaklardı. Bu olan olaylar tuzlu su yüzünden mi oldu? Muhtemelen hayır, bu olaylar sadece doktor ziyaretinden sonra gerçekleşti ve bu kadar kalabalık bir grupta bu tarz olaylar her gün gerçekleşir. Bu 20 milyon insanın bazıları belki de tuzlu su enjeksiyonundan sadece birkaç saat sonra kalp krizi geçirebilir ama bu durumda bile tuzlu sudan endişe etmezdik!
Oldukça sıkı denetimden geçirilen klinik deneyler yürütülmesinin sebebi, aşıları olan grupta plasebo grubuna kıyasla herhangi bir yan etkinin ortaya çıkma oranının artıp artmadığını görmektir. Bazı vakalarda bu tarz etkilerin genel toplumda ortaya çıkma oranları ile de kıyaslayabilirsiniz.
Milyonlarca COVID-19 aşısı topluma yapıldıktan sonra, COVID aşısını olduktan hemen sonra araba kazasına karışan veya ertesi gün kalp krizi geçiren insanların olduğu olaylar kesinlikle yaşanacaktır. Bu tarz güvenlik bilgilerini depolayan devasa veri bankalarında erişiminiz olmayan bizler için, bu tarz olayların toplumdaki yaygınlığı ile aşılanmış kişiler arasındaki yaygınlığını kıyaslama imkanımız olmadığından aşı ile bağlantılı olan ve olmayan olayları ayırt etmek oldukça zor olacaktır. Bu yüzden bireysel anekdotlar içeren raporları verilerin resmi istatistiksel yorumlarını yorumladığımız özgüvenle yorumlamayı engellemek için dikkatli olmak zorundayız.