Birkaç fark var.
Birincisi, herhangi bir eski eşyanın antika değeri içermesi için üretildiği zaman için de değerli bir üretim olması lazım. Herhangi bir eşya kendi zamanında değerli bir parça değilse, zaman geçtiğinde de değerli olmaz ya da değerini arttırmaz. Zaten antikalar kendi zamanlarında da değerlidirler çünkü zaten kendi zamanında da değer sunan eşyalar korunmaya çalışılır. Yoksa herhangi bir koltuğu, masayı, otomobili 50 yıl boyunca neden özenle kullanasınız ve koruyasınız?
İkincisi, eski eşya orijinalliğini koruyor olması lazım. Üretildiği halini yani. Kullanımını, genel fiziki bütünlüğünü, estetiğini bozacak seviyede yıpranma onu antika olmaktan alıkoyar ve hurda olmaya yaklaştırır.
Üçüncüsü zaten madem fiziki bütünlüğü koruyor, hâlen işlevsel olması lazım ya da onu işlevsel kılabilmenin mümkün olması lazım. İşte hurda ile antikanın farkı da burada. Hurda, artık işlevsel olmayan ve daha çok işlevsel hâle getirilemeyecek durumda olan eşya demek. Yapısı, fiziki bütünlüğü bozulmuş demek.
Sorunuzda bahsettiğiniz "sağlam olmayan eşya"nın antika olması nadiren rastlanan bir durumdur. Yukarıda söylediğim "işlevsel olması lazım ya da onu işlevsel kılabilmenin mümkün olması" konusu burada önemli. Bazen bir eşya, fiziki bütünlüğünü korumaktadır ve yıpranması azdır ama işlevsel olmayabilir. Mekanik aletlerde buna sıkça rastlanır. Bir plak çalar, otomobil, saat vs. fiziken düzgündür ama çalışmıyordur. İşte fiziki bütünlük varsa onu çalıştırmanın yolu bulunabilir. Ki bu çalışmaya da restorasyon diyoruz ki bu akademik seviyede bir uzmanlıktır. Tamirci işi değildir yani. :) Böyle bir parça da antika değeri içerir. Ama fiziki yapı bozulmuşsa ve yıpranma orijinal hâle getirilemeyecek seviyede ise ona hurda diyoruz.