Bildiğini (dışardan) bilme durumu veya tersi bildiğini biliyor olmana rağmen o bilgiyi o an hatırlayamama durumu. Zihnimizin bir köşesinde o bilginin durduğu, var olduğu hissi. Bu gariptir çünkü bilginin içine girmeden o şeyi bildiğimizi anımsar, adeta zihnimizdeki bilginin 'silüetini' dışardan görürüz. Ama bu görme tam da silüet görme gibidir. Detaylar yoktur, belirsizdir ama yine de 'orada' bir bilgi vardır. Demek ki bilginin çözümlenmesi ile (tam hatırlanması ile) dışardan hatırlanması farklı şeylerdir bilinç için.
Bu durum algılarımızda da vardır. Etrafımızdaki eşyaların silüetleri belli belirsiz görüntüleri sağ da sol da görünür ama detaylar biz o nesneye gözümüzü odaklayıncaya kadar tam olarak yoktur. Orada bir masa olduğunu bilmeseniz o nesnenin belki ne olduğunu bile çıkarmanız zor. Ancak masanın orda olduğunu bilmek çok şeydir. Adeta burada 'bilgi ile görme durumu' sayesinde detaylarını göremeseniz de orda o masanın detaylarını görürcesine bir his taşırsınız. Evet bilincimiz tamamlar. Yarım bir yüz resmini beynimiz tamamlar onu tammış gibi bize algılatır. Bunu da yaparken kendi imgelerini kullanır. Örneğin çok yakışıklı ama kel bir erkek resminin saç bölgesi olmayan yarım bir resmini görseniz beyniniz otomatikman onu saçlı olarak algılar algılamanızı sağlar. Çünkü beyninizin beklentisi bu yöndedir. Bu yüzden Tamamlama da bu yöndedir. Bilgi ile görme işte budur beyin boşlukları kendisindeki imgelerle doldurur ve o şekilde algılamanızı/hissetmenizi sağlar. Beynimiz bu yüzden ham veriyi görmez. Bilgi ile görme (bazen his veya duygu ile görme durumu da olabilir) durumu vardır ve bu sayede herkesin baktığı şeyde gördükleri/hissetikleri (deneyimlerine deneyimlerine dayalı bilgilerine duygularına, hatta anlamlandırmalarına göre) değişir. Tam da bu nedenle 'bakmak' ve 'görmek' farklı şeylerdir. Halk arasında 'göz kalması' durumunda ise beyin bir başka şeyi düşünürken ve/veya hayal ederken kendi iç görselleri ile meşgul olarak dış dünyayı gören gözü tamamen bile kapatabilir yani bakarsınız o an ama çevrenizdeki hiç bir şeyi görmüyor algîlamıyorsunuzdur. Bu anlamda bir iç (hayal) gözümüz bir de dış gözümüz vardır diyebiliriz. Ve bunlar zaman zaman iç içe geçer birinden diğerine veri geçişi ve tamamlama gibi durumlar söz konusu olur. Son olarak duygu ile (yani duygu eklenerek) görme durumuna örnek sevdiğiniz bir insanın eşyasına bakarken ona dair duygunuzu o an beyniniz o eşyaya ekler ve size bu deneyimi yaşatır. O eşyada adeta herkesin göremediği ama sizin gördüğünüz bir 'sihir' var gibidir. İşte bu da bize kalp (his gözü) gözü körlüğü denilen durumu götürür. Aynı manzarada birimiz çok başka şeyler 'görür algılar hissederiz' bir başkası ise bunların hiç birini görmez duymaz algılamaz hissetmez.
Peki ya iyinin ve iyiliğin hissi. Onu da hissetmek (görmek veya görebilmek) buraya dahil mi??? Bu kısmı sorgulamayı size bırakıyorum.
Kaynaklar
- D. Eagleman. (2013). Incognito - Beynin Gizli Hayati. ISBN: 9786054729074.