Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Ufuk Derin
24 Kasım 2019 Üye
12

Anaerkil sistemden ataerkil sisteme nasıl geçildi?

4,436 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
3 Cevap
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 2 Aralık 2019 Sosyoloji Meraklısı

Kadın-egemen toplumlar tarihte çok büyük bir yere sahip değil. İnsanlık tarihi boyunca toplumların hemen hepsi erkek-egemen. Dolayısıyla kadın-egemen toplumlardan erkek-egemen toplumlara geçiş olmadı. Bu durumun asli sebebinin ise gebelik olduğunu düşünüyorum. Zira erkekler gebe kalmadıkları için özellikle teknolojinin gelişmediği, doğal dezavantajların çok olduğu dönemlerde, üretim sürecine katılmaya daha elverişli idi. İş gücüne ihtiyacın göreli az olduğu göçebe toplumlarda dahi kadınlar toplayıcılık gibi daha az emek gerektiren işlere yönlendiriliyordu. İş gücüne ihtiyacın göreli arttığı tarım toplumlarında ise gebelik süresi arttığından kadının üretime katılması azaldı ve buna bağlı olarak erkek-egemenlik daha belirgin hale geldi. Bugün dahi sanayileşmemiş (yani iş gücüne yüksek oranda muhtaç) yerleşik toplumlarda erkek egemenliğini sanayileşmiş toplumlara nazaran daha belirgin bir biçimde görmek mümkün. Sanayileşmiş toplumlarda ise üretim sürecine makinelerin daha ağırlıklı olarak girmesi, seri üretimin gelişmesi, iş gücüne ihtiyacı düşürdü ve kadınların gebelik süresi kısaldı. Bu da feminist hareketlerin gün geçtikçe etkisini arttırmasını sağladı. Feminist hareketlerde gebelik olgusuyla ilgili olarak "doğum kontrolü" ve "kürtaj" meselelerinin de gündeme taşınması dikkat çekici. Gebeliğin toplumsal konumlarına etki ettiğine ilişkin tespitin adını koymamış olsalar dahi kadınlar da bunun farkında ve bilinçleri günden güne artıyor. Buna karşıt, muhafazakarlar da daha az doğum kontrolüne, daha çok kürtaja karşı çıkıyor. Ancak üretim sürecinde makineleşme arttıkça kadın haklarının daha da gelişeceğine ve özellikle seri üretimden otomasyona geçilmesi durumunda cinsiyetlerin birbirine tahakkümü için maddi sebeplerin de tamamen ortadan kalkacağına inanıyorum.

1,864 görüntülenme
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
13
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Bilgehan Karaca
23 Şubat 2020 Kültür Tarihi Meraklısı

Soruyu şu noktadan tekrar ele almak gerekir: Gerçekten tarihin bir döneminde insan topluluklarının bariz çoğunluğunun anaerkil düzenler yaşadığı bir dönem var olmuş muydu? Bu sorunun cevabı tamamen şüpheli. Ataerkil düzenler en azından Geç Paleolitik'e kadar takip edilebiliyor. Fakat ondan öncesi için elimizde varsayımda öteye geçebilen bir şey yok. Bugün toplumsal ideologların antropolojik bulgular üzerinden bilimsel metodolojiye uymayan çıkarımlar yapması bilim dışı bir iş olarak kabul görmektedir. Anaerkilliğin yaygınlığı, topyekûn bir devrimsel süreçle ortadan kalkması ve ataerkillikle geri dönüşümsüz olarak süpürülmesi varsayımı bir ideolojik varsayımdan ibarettir ve bilimsel bir olgu değildir.

1,048 görüntülenme
7
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Silinmiş Üye
Silinmiş Üye 31 Mayıs Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim.

ALT YAPI- ÜST YAPI

Bir toplumu oluşturan iki temel unsur vardır. Alt yapı ve üst yapı.

Alt yapı her tür üretim, bölüşüm ve tüketim süreçlerinin tamamına tekabül eder ve kısaca ekonomi olarak tanımlanır. Yaşam için zaruridir. (Üreme, beslenme, barınma, güvenlik vb.) Üst yapının temelinde ise alt yapı süreçlerinin nasıl işleyeceği, neyin nasıl üretilip nasıl bölüşeceği vardır. Buna da kısaca siyaset adı verilir. Yani az gelişmiş toplumlarda yeni neslin en çok uzak durması istenen ve uzak durması için korku ile kafalara kazınan iki şey: ekonomi ve siyaset…

Tüm Reklamları Kapat

İlkel komünal toplum avcı-toplayıcıdır. Üretim aracı yoktur. Yaşam ortaklaşadır ve yaşamın devamı doğurganlık temeline dayandığından, soy da, buna bağlı ilkel idare sistemi de , ruhani önderlik de anaerkildir.

Ancak tohumun keşfi ile birlikte (onu da bir kadının keşfettiği söylenir) yerleşik yaşama geçiş; aynı zamanda tarım aletleri başta olmak üzere , inşa aletleri vb. üzerinden toplumda hem iş bölümünü zorunlu kılmış hem de üretim araçlarının mülkiyet sorununu ve devamında ilk defa özel mülkiyet kavramını toplumun kalbine yerleştirmiştir.

Bolluk ve refah dönemi, komşu kabileler arası mülkiyet ( mera, sulak alan vb.) çatışmaları ve buna bağlı olarak doğurganlığın artışı kadını hem zaman açısından (9 ay gebelik ve çok çocuk) hem de fiziki güç gerektiren süreçler ( savaş, inşa, tarla işi vb.) açısından üretim süreçlerinin-alt yapı olarak ekonominin ve dolayısı ile buna bağlı olarak şekillenen üst yapı olarak siyasetin, yani karar süreçlerinin dışında bıraktı.

İkinci toplumsal aşama-yapı olan köleci toplumla birlikte devlet adını verdiğimiz ilk teşkilatlanmaların güce dayanmak zorunda oluşu ve devamında bunu tanrısal vasıflarla dokunulmaz hale getirmek için ruhban sınıfının siyasal bir argüman olarak devreye girişi, bu sefer kadından ruhani önderliği de alıp erkeğe devredince; kadın sadece söz hakkını değil aynı zamanda özgürlüğünü de tamamen kaybedip egemen erkek için tıpkı herhangi bir tarım aleti gibi özel mülke dönüştü.

Tüm Reklamları Kapat

İşte o gündür bu gündür özel mülkiyet ataerkil toplumu, ataerkil toplumda özel mülkiyeti karşılıklı menfaat üzerine besler hale geldi. Halen de sürüyor.

Bu nedenle bugün kadının hak ettiği eski yeri alabilmesinin koşulu ancak filmi geri sarmak ile mümkün olabilir. Özel mülkiyetin reddi, sermaye birikiminin sonlanması ve modern ortaklaşa yaşamın yeniden inşası…

Bu ancak, tüm bu sürece denk gelen sınıfların varlığının son bulması ile mümkündür. ( Köle sahibi efendi – köle, toprak ağası-çiftçi, burjuva-işçi) Ve bu da ancak sosyalist bir mücadele ile mümkündür. Yani sınıf mücadelesi ile… Emeği var edenin var ettiğine sahip çıkması ile…

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close