ana hücrede zeka bilinç gibi kavramlar olmaz. aslında şu an vücudundaki herhangi bir hücrenin zekası ya da bilinci yok. zeka ya da bilinç gibi kavramlar henüz tam olarak tanımı yapılabilmiş ya organik kökenleri tam olarak anlaşılabilmiş kavramlar değillerdir. ama konuyu çok dallandırmamak adına şunu diyebiliriz : bu kavramlardan bahsedilmek için kompleks bir sinir sistemine ihtiyaç vardır. insan beyninde yaklaşık 170 milyar hücre bulunduğu düşünülüyor ve bu hücrelerin oluşturduğu kompleks yapı zeka ve bilinçten sorumlu. beyin ile ilgili travmalar gösteriyor ki beynin bazı bölümlerinde meydana gelen hasarlar zekayı ve bilinci etkiliyor bu da bize bu kavramlardan bahsedebilmek için beynin bir bütün olarak sağlıklı olması gerektiğini gösteriyor. özetle tek bir hücre bilinci iradesi ya da zekası olan bir yapı değildir. bunu başka bir örnekle açıklayalım. kanın vücudumuzdaki dolaşımına bakalım. kalp kasılır ve kan damarlar vasıtayla bütün vücudu dolaşıp kalbe geri döner. burada damarlar, kalp ve kanın kendisi milyarlarca hücreden oluşmuştur. nasıl ki tek bir kalp hücresini alıp bu hücre dolaşıma sahiptir diyemiyorsak tek bir sinir hücresini de alıp bilinci var diyemeyiz. tabi burada en önemli nokta ilk ana hücrenin aslında şu an vücudumuzda bulunan bütün hücrelerden daha ilkel olması. dünya üzerindeki bütün canlı hücreleri kabaca iki büyük grupta inceleriz: çekirdekli hücreler ve çekirdeksiz hücreler. bu iki hücre grubu arasında belirgin farklar bulunur. çok detaya girmeden basitçe şunu diyebiliriz ki çekirdekli hücreler çekirdeği olmayan hücrelere göre çok gelişmiş konumdadırlar ve daha kompleks işler yapabilirler.
ilk ana hücre dediğiniz şeye bir bakalım kısaca son olarak. ilk canlı organizmanın nasıl ve ne zaman oluştuğu konusunda kesin bilgilere sahip değiliz ama elimizde bu sürecin hangi koşullar içerisinde olmuş olabileceğini gösterecek bilimsel çalışmalar mevcut.
ilk hücrelerin dünya oluştuktan 750 milyon yıl sonra yani günümüzden 3,8 milyar yıl önce oluştuğu düşünülüyor. ve oluşan bu hücre şu anki hücrelerden inanılmaz derecede ilkel formlarda. laboratuvar çalışmalarında ilkel atmosfer koşulları taklit edilerek küçük moleküllerin kendiliğinden bir araya gelip daha büyük moleküller oluşturduğu yani polimerize olduğu 1920 lerden bu yana yapılan deneylerle defalarca gösterilmiş. bu hücreler yukarıda bahsettiğim çekirdeksiz hücreler grubunda ve bizim çekirdekli olan hücrelere kıyasla inanılmaz derece daha az kompleks yapılar. bu çekirdeksiz yapıların evrilmesi için uzun bir zaman gerekliydi. mesela prokaryot denilen bu canlılarda ilk fotosentez olayını gerçekleştirebilmesi için 800 milyon beklemesi gerekiyordu. ökaryatik yani çekirdekli hücrelerin tarih sahnesine çıkışının 2,7 milyar yıl önce olduğu düşünülüyor.
özetle bilinç ve zeka gibi evrim basamağının üst düzeylerinde ortaya çıkmış bu kompleks yetiler ilk ana hücrede bulunmamaktaydı ve bu özelliklerin oluşabilmesi için milyarlarca yıl geçmeliydi. şu anda sahip olduğumuz hücreleri son model akıllı bir telefona benzetebiliriz ve bu hücrelerden trilyonlarcası bir araya gelip beni oluşturuyor. ilk ana hücre ise en fazla graham bell in icat ettiği ilk alete benzeyebilir bu örnek bağlamında. bu ilk aleti kullanarak elbette chat gpt ile sohbet edemezdik sanırım...[1]
Kaynaklar
- G. M. Cooper. (2000). The Origin And Evolution Of Cells. The Cell: A Molecular Approach. 2nd edition. | Arşiv Bağlantısı