Küresel bir aktör olan ABD’nin dış politika yapımı aşamasında ‘jeopolitik’ önemli bir konumdadır. Jeopolitik ve jeostratejik eksende enerji kaynaklarının kontrolü, enerji güvenliği gibi başlıklar ABD’nin Ortadoğu politikaları üzerinde etkili olmuştur. Bu eksende Ortadoğu gibi uluslararası güçlerin mücadele sahası olan, hem değerli enerji kaynaklarına ev sahipliği yapan hem de dini ve kültürel önemi olan bir bölgeye ABD’nin ilgisi kaçınılmazdır.
Özellikle Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile rekabetin artması, enerji kaynaklarının stratejik önemini arttırmış ve yerel unsurların kontrol edilmesi, terörizmin engellenmesi ve de bölge hâkimiyetinin elde edilmesi doğrultusunda ABD, Ortadoğu’ya yönelik politikalar oluşturmuştur. ABD’nin geçmişten 2003’e kadar izlediği politikalar, 2003 yılında BOP olarak şekillenmiştir.
Daha sonra küresel terörizmin yükselmesi, 11 Eylül saldırıları, Bush ve yeni muhafazakârlar gibi etkenlerin etkileriyle oluşan BOP, görünürde bahsedilen bölgenin modernizasyonunu içermektedir. Yani BOP ile amaç Ortadoğu’nun terör ve radikal unsurlar barındırmasını engellemektir. Lakin görünen bu amacın yanında, Ortadoğu’daki enerji kaynaklarının kontrolü ve güvenliği, İsrail’in güvenliği ve bölgeyi daha güvenli bir hale getirme gibi amaçları da vardır. Bu amaçlar doğrultusunda politika oluşturan ABD, bölge ülkelerinin Batı ülkeleri ile senkronizasyonunu sağlayarak hem İslam ülkesi olup hem de Batılılarla ilişkiler kurabilen aktörler olmasını hedeflemiştir.
Hedef olarak bahsi geçen 22 ülkeye ABD’nin demokrasi, insan hakları, kadın hakları, eğitim ve iletişim olanaklarının arttırılması, internet kurulması gibi çalışmaları bu coğrafyada iletişimi arttırmış ve bu da baskıcı yönetimlere karşı muhalefet olmayı kolaylaştırmıştır. ABD, BOP ile bölgede baskıcı rejimlerin yerini daha demokratik yapılara bırakmasını istemiş ancak daha sonra bu yapıların da ABD karşıtı gruplar haline dönüşebilme tehlikesi ile bu politikasını askıda bırakmıştır.
ABD bölgenin demokratikleşmesinde hem hükümet bazında hem de yerel aktör olarak ılımlı İslamcı olarak adlandırılan modern İslamcıların varlığını desteklemiş ancak bu destek uzun süreli olmamıştır. ABD’nin bu bölgedeki güvenlik kaygılarından olan bölgenin terör örgütlerine yaşam alanı olması hususunda, ABD ilk zamanlar ılımlı İslamcıların desteklenmesini uygun görmüş ve terörizmin bu bölgelerde hayat bulmayacağını düşünmüş ancak daha sonra Filistin ve Lübnan seçimlerinden ABD’nin terörist olarak gördüğü grupların güçlü çıkması, Mısır’da ise Müslüman Kardeşler ve Mursi’nin güçlenmesi gibi gelişmeler, ABD’nin bu politikasında da geri adım atmasına sebep olmuştur. Kısacası, ABD, BOP ile gerek askerî operasyonlar, gerekse de siyasal söylemleri ve yumuşak güç hamleleri olsun bir çok başarısızlıklara uğramıştır.
BOP’un bölgesel dinamiklerine etkisi ‘Ilımlı İslamcılık’ ve ‘Arap Milliyetçiliği’ fikirlerinin artışı olarak değerlendirilebilir. ABD’nin bölgede kendisinin kontrolünde yönetimler kurmak istemesi politikası bağlamında ‘Ilımlı İslamcıları’ desteklemesi bölgesel dinamik olarak bu yaklaşımın (Ilımlı İslam-Modern İslam) artmasına neden olmuştur. Ilımlı İslamcılıkla beraber Arap milliyetçiliği de önce Afganistan, Irak ve Filistin’de yaşanan gelişmelerle daha sonra da Arap baharı ile hareketlilik göstermiş, ABD karşıtı kıpırdanmalar meydana gelmiştir.
Ülke bazında değerlendirme yaparsak Türkiye, BOP’ta önemli bir aktör olmuş, Türkiye, Ortadoğu ile sahip olduğu tarihsel ve kültürel mirasının etkisiyle bölgedeki diğer aktörler için önemli bir örnek olmuştur. BOP bağlamında anlaşmazlıklar da yaşanmış ve ABD çeşitli konularda iş birliği yaptığı ülkeler ile çelişkiye düşmüş hem Türkiye ile hem de diğer aktörler ile ilişkilerin bozulduğu zamanlar olmuştur. Suriye, Irak, İran, Afganistan, Libya, Filistin gibi ülkelerde de BOP istenileni tam anlamıyla vermemiştir.
Yeni Yüzyılda ABD’nin Ortadoğu Politikası: Büyük Ortadoğu Projesi
Çalışmanın temel amacı olan ABD’nin BOP ile başarısını analiz ettiğimizde, ABD’nin hedeflerine tam olarak ulaştığı ifade edilemez. Enerji geçişlerini ve stratejik bölgeleri kontrol eden ABD, BOP’un görünür sebeplerinden olan İslam Dünyasının modernizasyonunu başaramamıştır.
Irak, İran, Afganistan, Filistin gibi ülkelerde ABD’nin terörist olarak değerlendirdiği unsurlar yaşam alanı bulmaya devam etmiştir. Kısaca, ABD’nin BOP bölgede istikrarsızlığa neden olmuş ve proje kendi misyonunda tam anlamıyla başarılı olamamıştır. Ancak ABD, günümüzde halen Ortadoğu’nun önemli enerji kaynaklarının yönlendirilmesinde aktif rol oynamaktadır, halen İsrail’in korunmasını gözetmekte ve de Ortadoğu’da radikal terörizmin karşısında yer almaktadır. Bunun yanında bölgede diğer devlet ve devlet dışı aktörlerin üzerinde etkili olup bölgesel güç dinamiklerinin başında gelmektedir. Bu bakış açısı ile de ABD, göreceli olarak başarıya ulaşmıştır. Yani ABD, BOP hedefleri doğrultusunda mutlak başarılı olamamış ancak önemli kazanımlar elde etmiştir.
[1]
Kaynaklar
- A. Karagüzel. (2020). Yeni Yüzyilda Abd’nin Ortadoğu Politikasi: Büyük Ortadoğu Projesi. Turkish Journal of Political Science. | Arşiv Bağlantısı