Algı ya da algılama duyu organlarımıza gelen uyaranları değerlendirme, yorumlama ve anlamlandırma sürecidir. Duyu organlarımıza bedenden ve beden dışından olmak üzere iki kaynaktan uyaran gelir. Duyu organlarımız doğadaki her uyaranın farkına varamaz. Bazılarını fark edebilme potansiyeline sahip değilken, bazılarını fark etme potansiyeline sahip olmasına karşın uyaranın enerjisinin yetersiz (eşik altı) olması nedeniyle fark edemez. Ancak insanoğlu duyu organları için eşik üstü olan her uyaranı bilinçli düzeyde algılamaz. Seçici davranır. Bu uyaranların bir kısmını bilinçli algıya dönüştürür. Bir kısmını bilinçdışı düzeyde algılarken bir kısmına da kendini tümüyle kapatır, algıya dönüştürmez.
duyu organlarımıza ulaşan sinyalleri etkileyen toplam 51 zihinsel faktör bulunmaktadır. Bunlardan 5'i zihnin onu kavrayabilmesi için kesinlikle gereklidir. Duyu organlarımıza ulaşan sinyallerin hepsi algıya dönüşmez. bunlardan beşi:
- temas, temas farkındalığı, duyu izlenimi, dokunma.
- duygu, his.
- algı.
- irade ve niyet
- dikkat
Bu beş eylem olmadan algı olmaz. Mesela duyularımıza gelen o kadar çok nesne var ki, dikkat etmezsek algımızın bir parçası olmazlar.
Her ne kadar algının oluşmasında ilk basamak uyaran olsa da uyaranın anlamlandırılması zihindekilerle ilişkilidir. Sevimli bir kedi yavrusu resmi üzerinden algı sürecini anlamaya çalışabiliriz. Elimizdeki bu görsel uyaran üç farklı biçimde algılanabilir. Kedi sever bir insan için hoş duygular yaratan bir uyaran vardır. Kedi fobisi olan bir kişi için ise aynı uyaran ürkütücü özellikler taşır. Kediye sıradan bir hayvan gözüyle bakan bir kişi ise kedi resmine öylesine bakar. Görüldüğü gibi aynı uyaran üç ayrı insanda üç farklı algı oluşturmaktadır. Sonuç olarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Uyaran ile ilgili değerlendirmeler, yorumlar ve anlamlandırma büyük oranda iç dünyada (zihinde) o nesne ile ilgili bellek içeriği ile şekillenmektedir. Başka bir deyişle algı büyük oranda öznel bir süreçtir.
5 duyusu olmayan veya hiçbir duyusu tamamen çalışmayan bir kişi, bir bakıcının gönüllü olarak ihtiyaçlarını karşılamadığı sürece bağımsız olarak uzun süre yaşayamaz ve destek ortadan kalktığı anda yavaş yavaş ölümü kesindir. Bu tür çok nadirdir veya şu ana kadar tarihte kaydedilmemiştir. Bilgili insanlar bu konuya ışık tutabilirler. Hiç hissedemediğinde geçmiş zamanı, şimdiki zamanı ve gelecek zamanı ayırt edemez. İnsanda duyular işitme, görme, dokunma, koklama ve tatmadır ve bu işlevler engellenirse beyin çalışmaz, zihin ölmese de donuklaşır ve hareketsiz hale gelir. Beyne girdi olmadığında aktif olamaz ve anlamlı bir şey organize edemez. Böyle bir insanın varlığı, duyulara maruz kalmadan yaşamın varsayılan koşulları olarak adlandırılabilir.
Kaynaklar
- Psikoloji & Psikiyatri. Algı, Algılama Nedir? | Psikoloji & Psikiyatri. Alındığı Tarih: 6 Kasım 2023. Alındığı Yer: Psikoloji & Psikiyatri | Arşiv Bağlantısı