Bu konu öyle genelleme yapılabilecek bir konu ya da felsefesi yapılabilecek bir konu değil. Aklınızdaki karmaşanın sebebi eylem ne zaman keyfi oluyor ne zaman gerekli oluyor karmaşası. Bunu saptamak için de hastalığına ve seyrine bakmak gereklidir.
Peki o hastayı "zalimce" kim hastaneye kapatıyor. Adli bir vaka olmadığı durumda yakınları ve onu sevenleri. Adli bir vakada zaten profesyoneller talep ediyor hastaneye yatışı. Kimse bir suç işlediğinde benim sorunum var diyerek yırtamaz suçlardan. Yakınları ise ya suicid yani intihar ya da kendine zarar verme durumu öngörmüştür ya da gerçekten girişim olmuştur. Ne yapacağına karar veremeyen yakınları ise hekimler yönlendirir.
Dediğim gibi bu hastalığa göre çok değişir. Hastaneye yatırılmak toplumdan izole olmak gibi bir şey değildir. Zaten hastanenin bölümleri de ağırdan hafife değişik koğuşlardan oluşur ve kişiler ona göre birarada bulundurulur.
Bu hastalıklar yaygın olarak şizofreninin bazı türleri (her şizofren değil) bipolar hastalarının mani ve deprosyon döneminde olanlar, paranoya yaşayanlar, ağır veya orta derecede depresyon geçirenler, gibi türlerdir çok kabaca.
Hastaneye yatış ne demek? Hastayı toplumdan izole etmek midir? Elbette değil. Bazı rahatsızlıklar kişinin ilk defa başına geldiyse gözlem altında tutulması ve gerekli tetkiklerin yapılması içindir. Bipolar gibi rahatsızlıklar ise özellikle mevsim geçişlerinde atağa dönüşür. Bu tür durumlarda hastaların yakınlarına bile sıra gelmeden hastanın kendisi yatış isteyebilir. Bipolar gibi ataklar halinde seyreden birçok rahatsızlığın sağaltılması gereklidir atak durumunda. Kişi ortalama 3 hafta sonra taburcu edilir. Hastanede kalış sürecinde kişinin ilaçları yeniden düzenlenir.
Genel olarak toplumda hastaneye yatırılan kişilerin insanlara zarar verdiği gibi yaygın bir yanlış inanış vardır. Bu tür hastalar olabileceği gibi tramva sonrası stres bozukluğu yaşayanlar veya eşinden, yakınından psikolojik şiddet gördüğünün farkında bile olmayıp duygudurum atağı yaşayanlar da olabilir.
Hastaneye yatışların ya da psikiyatrik rahatsızlıkların tedavi edilmesindeki en büyük engel ya da sorun stigmata ya da türkçe olarak damgalanmadır. Hastaneye yatışın herhangi bir hastalıktan farklı olarak kötü görülmesi, elaleme rezil olduk gibi düşünceler hastalar için de çoğunlukla hastaneye yatışlarda isteksizlik oluşmasına, hastanın hayatının artık karardığı tabiri caizse mapusluk çekmeye gittiğine dair kanılar oluşmasına neden olur. Zaten psikoloji olarak çökmüş durumda olan bu insanlar için ekstra stres kaynağı oluyor bu durum. Oysa ki kalp ameliyatı olan ve hastanede yatan bir hastanın hiçbir yakını elaleme rezil olduk demez.
Bu yüzden toplumda her fırsat bulunulduğunda psikiyatrik rahatsızlıkların ve hastaneye yatışların utanılacak bir şey olmadığı sık sık dile getirilmelidir. Fırsatınız olup herhangi bir psikiyatri bölümünü ziyaret edebilseydiniz oradaki insanların ne kadar şefkate ihtiyacı olduğunu aardınız. Sevgilerle.