Afrika, kıta olarak insanlık tarihinin ilk yerleşim alanlarından biridir. Ayrıca yüz ölçümü ve nüfus yoğunluğunun en büyük ikinci kıtasıdır. Bununla birlikte, 7. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar kölecilik ve sömürge imparatorlukları kurulmuştur. Bağımsızlıklarını kazanabilmeleri zor olmuştur.
Afrika, doğal kaynaklar açışından dünyanın en zengin coğrafyası olmasına rağmen en gelişmemiş ve fakir bölgelerinden biridir. Bunun en temel sebebi, bölgenin çok çeşitli hastalıklar ile boğuşması: AIDS, sıtma, kolera vb. hastalıklar. Bir başka sebebi bölgede yaşanan insan hakları, yozlaşmış hükümetler, askeri ve iç çatışmalar.[1] Birleşmiş Milletler, 2020 İnsanı Gelişim Endeksi tablosuna göre, "düşük insanı gelişme" olarak adlandırılan kısmın tamamına yakını Afrika ülkeleridir.[2] Kıtanın da büyük çoğunluğunun çöl bölgelerinden olmasından dolayı olarak yaşam alanları da kısıtlı.
Sınırlı tarım ürünlerinin yanı sıra madencilik ve Kuzey Afrika ülkelerinde petrol ve doğal gaz rezervleri bulunmaktadır.
Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyetinin yatırımları ile düzelmeye başladı. Kaynak kullanımları yeteri niteliğinde olmadığından ve yaşanan politik istikrarsızlıklar kıtaya ekonomik olarak zarar vermektedir. Konuyu bildiğim kadarıyla açıklamaya çalıştım, umarım yazdıklarım ile aklınızdaki sorulara cevap verebilmişimdir.
Kaynaklar
- R. Sandbrook: J. Barker, et al. (1985). The Politics Of Africa's Economic Stagnation (African Society Today). ISBN: 9780511558931. Yayınevi: Cambridge University Press. doi: 10.1017/CBO9780511558931.
- Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Programme). (Rapor, 2020). The 2020 Human Development Report. Not: s. 255- 257: ISBN: 978-92-1-126442-5.