Devlet işlerinde genelde adalet ön plandadır.[1] Devletin dini adalettir ve adalet ortadan kalktığında ortada ne düzen, ne güvenlik ne de ekonomi kalır. Dolayısıyla devleti emanetçi olarak yönetenlerin vatandaşlarına adaleti ön plana çıkararak davranmaları esastır. Hatta en ufak bir devlet memurunun muhatap olduğu vatandaşına karşı dini görüşüne giyim kuşam saç sakal ya da etnik mensubiyetine bakmadan görevini tam olarak yerine getirmesi adaletin gereği olacaktır. Ama örneğin bir öğretmen öğrencilerine karşı her ne kadar adil olması gerekse de bazı durumlarda merhameti önceleyip öyle davranması daha uygun olur. Bir annenin yavrusuna merhameti, bir insanın yaşlı ya da yoksul bir insana merhametle muamelesi, hayvanlara karşı merhamet duymak insan olmanın gereğidir. Fakat günümüzde şunu görüyoruz adaletin ve özellikle adliye koridorlarında dağıtılacak adaletin olmadığı bir yerde insanlarda merhamet de kalmıyor ve vicdanlarının sesini bastırmak için her mahalle kendi inanış argümanlarına uygun bahaneler buluyorlar. Ne yazık ki adalet dahi adil dağıtılmıyor. Oysa adalet mülkün temelidir ve adaletin olmadığı yerde mülkiye de olmaz.
Kaynaklar
- Uygur. Adalet Ve Hukuk Devleti. Alındığı Tarih: 30 Aralık 2022. Alındığı Yer: dergipark | Arşiv Bağlantısı