Bu konu baya bir tartışma konusu olsada şahsen bu doğruysa ve insanlık kendinden başka bir yaşam formu ile aralarında hiç sorun çıkmadan iletişime geçtiyse içim rahatladı.
Düşünsenize 93 milyar ışık yılı, devasa bir büyüklük, insan aklının zar zor anlayabileceği bir büyüklük çoklu evren teorisini konuşmuyorum bile. Bu büyüklükte tek olmak şahsen benim tüylerimi diken diken ediyor. Bu iddia benim tarafımca gerçek fakat, herkeste olduğu gibi benimde aklıma takılan bir kaç konu var, ilki iletişime geçtiğimizi belirtmesine rağmen neden kapalı oturumda devam etsinler ki? Zaten konuşup iletişime geçmişiz ve şuan burda olduğumuza göre hiç bir sorunda ortaya çıkmadı daha bu saklama gayreti ne? Ya cidden bir manipülasyon amaçlı bir konu, bültenleri değiştirmek için ortaya atılan bir yalan ya da yakın vakitte birebir temasa geçeceğimizin habercisi.
Böyle tür bir iddiayı çürütmek hem gereksiz hemde çok kolay değil çünkü, bundan bir kaç milyar yıl önce mars ve türevi gezegenlerde suyun varlığı kesin olarak vardı, su bir canlının yaşamak için olan en önemli ihtiyaçlarından biri. Bu konu hakkında ek bir bilgi olarak fermi paradoksu dediğimiz Enrico Fermi tarafından sorulup, dahada detaylı olarak incelendiği çalışmalar 1975 yılında Michael H. Hart tarafından bir makale ile başladı. Peki nedir bu fermi paradoksu gelin inceleyelim.
Fermi Paradoksu, evrendeki tüm uzaylıların nerede olduğunu soran bir problemdir. Eğer yaşam bu kadar bolsa, neden başka hiç kimse tarafından ziyaret edilmedik ya da hiç kimseden haber almadık?[2]
Evrenin yaşının büyüklüğü ve muazzam sayıda yıldızın varlığı ile birlikte, hayat için Dünya'nın tipik bir gezegen örneği olduğu varsayımı da göz önüne alındığında, dünya dışı yaşamın yaygın olması gerekir.[1] Bu önermeyi 1950'de bir öğle yemeği sırasında tartışan fizikçi Enrico Fermi şu soruyu sormuştu: "Eğer Samanyolu dahilinde yüksek sayıda ileri dünya dışı uygarlık mevcutsa, neden uzaylılara ait uzay araçları ya da sondalar gibi kanıtlara rastlamıyoruz?" "
Fermi paradoksunu, dünya dışı yaşamın var olduğuna ilişkin kanıtları bulmaya çalışarak, ya da böyle bir uygarlığın insan algısının dışında var olabileceğini savunarak çözmeyi deneyenler oldu. Bu çalışmalara karşı çıkanlar ise, zeki dünya dışı yaşamın var olmadığını ya da insanların asla temas kuramayacağı kadar nadir olduğunu savundu.
Fermi Paradoksu, dünya dışı zekânın var olma olasılığının yüksek olması ile bu tür uzaylılara dair elimizde hiçbir kanıt bulunmaması arasındaki ikilemi ifade eder.
NASA'ya göre, sadece son yirmi yılda güneş sistemimizin ötesinde 4.000'den fazla gezegen bulduk ve galaksimizde çoğu kendi gezegenlerine ev sahipliği yapan trilyonlarca yıldız olduğu düşünülüyor.
Yaşamın Dünya'da ortaya çıktığını düşünürsek, evrenin son 14 milyar yılında en az bir başka yerde daha başlamasını beklememiz gerekmez miydi?
Fermi Paradoksu'nun bir dizi çözümü vardır. En bariz ve muhtemel olanı, başka bir yaşam bulmak için yeterince bakmadığımız ve yıldızlar arası seyahatin zor olduğudur.
Kendi güneş sistemimizin ötesindeki ilk gezegenler ancak 1990'larda keşfedildi. Bu da diğer dünyaları incelemeye henüz yeni başladığımız anlamına geliyor.
Örneğin, güneşimiz gibi yıldızların yörüngesinde dönen ve tam olarak Dünya'ya benzeyen çok sayıda gezegen henüz bulamadık - ancak önümüzdeki on ya da iki yıl içinde yeni teleskopların bu tür tespitler yapabileceği umuluyor.[2]
Uzaylılarla ilgili her bir yeni konu veya haber gördüğümde içimde bir heyecan oluşuyor, bu konu doğruysa yakın zamanda tüm insanlık olarak temasa geçmemiz şahsen kaçınılmaz gibi duruyor.
Kaynaklar
-
Sagan, Carl.. (1985). Fermi Paradoksu. sf: 324.
-
J. O'Callaghan. What Is The Fermi Paradox?. (5 Aralık 2021). Alındığı Tarih: 28 Temmuz 2023. Alındığı Yer: LiveScience
| Arşiv Bağlantısı