Kanser mutasyonların birikmesiye oluşan bir hastalıktır. Zaten bu yüzden her yaşta görülebildiği halde "yaşlılık ilişkili hastalık" sayılır. Bu biriken mutasyonlar gerekli şartları sağlar ise hücre, kontrolsüz bölünmeye gider.
Dolayısıyla kanser her zaman edinilen bir hastalıktır. Ancak kanser yatkınlığı kesinlikle genetik olarak aktarılabilir[1]. Bu durum, özellikle, hücre döngüsünü kontrol eden mekanizmalardaki ve DNA tamir genlerindeki -bu mekanizmanın eksikliği mutasyon ihtimalini artırır- bozukluklardan kaynaklanır ve kalıtsal olarak aktarılabilir.
Bunlarının yanında kanser yatkınlığı oluşturan hastalıklar vardır ve bazıları kalıtsal olarak yavrulara aktarılabilir[2]. Örneğin Dyskeratosis Congenita (DC) hastalığı edinilebildiği gibi ebeveynlerden de aktarılabilir. DC hastaların %40'ı, 50 yaşına varmadan malignite göstermetedir [Alter et al., 2009]
Sorunuza dönecek olursam; kişinin kanser yatkınlığı taşıdığının veya bunu çocuklarına aktarıp aktarmayacağının o kişide kanser görülmesi ile hiçbir alakası yoktur. Ayrıca bildiğimiz kadarı ile cinsiyetinin kayda değer bir önemi yoktur çünkü bilinen onkogenlerin ve tümör baskılayıcı genlerin çoğu otozomal kromozomlar üzerinde taşınır.
Kaynaklar
- Yanin Chavarri-Guerra, et al. (2021). Genetic Cancer Predisposition Syndromes Among Older Adults. J Geriatr Oncol. doi: 10.1016/j.jgo.2020.01.001. | Arşiv Bağlantısı
- Kobar, et al. (2021). Zebrafish Cancer Predisposition Models. Frontiers in Cell and Developmental Biology. doi: 10.3389/fcell.2021.660069. | Arşiv Bağlantısı