Evet, insan ömrü teorik olarak sınırsız hale gelebilir, ancak tabii bu, cep telefonunuzun şarjının sonsuza kadar gitmesini beklemek gibi bir şey; teoride mümkün ama pratikte henüz o teknolojiyi icat edemedik (ve muhtemelen şarj aletini yine de kaybederdik). Biyolojik olarak yaşlanmamızın temelinde yatan birkaç ana suçlu var. Birincisi, kromozomlarımızın ucundaki ayakkabı bağı plastikleri gibi olan ve her hücre bölünmesinde kısalan telomerler. Bilim insanları, bu kısalmayı telomeraz enzimiyle tersine çevirerek hücrelerin "son kullanma tarihini" uzatmayı hedefliyor. Bir diğer baş belası ise vücutta birikip sağlıklı hücrelere "Heyooo, benim zamanımda buralar hep tarlaydı" diye bağırarak inflamasyona yol açan senesan yani zombi hücrelerdir. Neyse ki, senolitik adı verilen ilaçlar bu zombilere tek yön bilet keserek temizlik yapabiliyor. Asıl büyük olay ise epigenetik yeniden programlama; yani hücrelerinizi Yamanaka faktörleri gibi moleküler bir "Ctrl+Z" ile gençlik ayarlarına döndürmek. Bu sayede, biyolojik saatinizi sıfırlayabilirsiniz.
Peki bu teknoloji ne zaman evimizin önündeki uçan arabanın yanına park edecek? Yaşlanmayı durduran temel biyolojik yolları, mesela mTOR sinyal yolunu, fazla kurcaladığınızda, kontrolsüz hücre bölünmesine, yani kansere davetiye çıkarıyorsunuz. Bu da yangın alarmını susturmak için binanın elektrik sistemini komple kapatmaya benziyor; evet, alarm susar ama buzdolabı da çalışmaz. Yani ölümsüzlüğü ararken kendinizi bir Petri kabındaki agresif bir hücre kültürüne dönüştürebilirsiniz.
Bir tahminde bulunmam gerekirse, anlamlı bir biyolojik ölümsüzlüğün, yani yaşlanmayı durdurmanın, önümüzdeki 150 ila 200 yıl içinde mümkün olabileceğini varsayıyorum o güne kadar kendimizi yok etmezsek tabii. Şundan ötürü: CRISPR gibi gen düzenleme teknolojilerinin ve yapay zeka destekli ilaç keşfinin gelişim hızı üstel bir şekilde artıyor. İlk insan genomunu haritalamak on yıldan uzun sürdü, bugün ise birkaç günde hallediliyor. Artık temel sorunumuz "nereye müdahale edeceğimizi" bilmemek değil, bu müdahaleyi bir porselen dükkanına fil gibi dalmadan yapabilmek.
Düşünsenize, 900 yaşına gelmişsiniz ve hala "güncelleme bekleniyor" ekranına bakıyorsunuz 🤣🤣🤣🤣
Ha son bir umut kırıcı nokta daha...
Peki bu ölümsüzlük menüsünün fiyatı ne olacak? Başlangıçta, yıllık %5'lik mütevazı bir enflasyonla bile ilk tedavinin maliyetinin yaklaşık 250 Trilyon Dolar falan olacağını tahmin ediyorum. Bu rakam bugünün parasıyla orta ölçekli bir Avrupa ülkesini satın alıp adını "Yaşayan Efsane Cumhuriyeti" koymanıza falan yeter. Yıllar içinde maliyet düşecektir elbet; önce oligarkların alabildiği bu teknoloji, zamanla "Ölümsüzlük Prime" aboneliği şeklinde aylık taksitlere düşer. "Eşit dağıtılır mı?" gibi romantik soruları ise hiç sormayalım; bu tedavinin dağıtımı da muhtemelen yeni çıkan bir telefon modeli gibi olacak: Önce Silikon Vadisi'ndeki milyarderler, sonra ünlüler, sonra da 'influencer'lar '1000 Yaşında Sabah Rutinim' videosu çekerken, geri kalanımız indirim kuponu kovalayacağız. Asıl felaket ise herkesin ölümsüz olmasıyla başlayacak; Dünya'nın kaynakları, sonu gelmeyen bir doğum günü partisinde biten cips paketine döner. Bu yüzden bu teknoloji yaygınlaşmadan önce Mars'ta veya Jüpiter'in uydularında falan yaşanabilir koloniler kurmuş olmamız şart. Bütün bu sosyoekonomik ve lojistik kaos düşünüldüğünde, 150-200 yıllık teknolojik gelişim tahminini revize edelim: Teknolojinin kendisi belki o sürede hazır olur, ama insanlığın bu gücü kaldırabilecek sosyal ve gezegenler arası lojistik altyapıyı kurması için ona temiz bir 350-400 yıl daha ekleyelim. E üzücü tabii 🤣