Sitokin Fırtınası: Koronavirüsle Mücadelede, Bağışıklık Sisteminin "Dosttan Düşmana" Dönüştüğü An!
Bağışıklık sistemimiz, koronavirüsle mücadelede hem en büyük düşmanımız hem de en büyük umudumuz. Ancak İngiliz Times gazetesinin haberine göre, COVID-19 hastaları yoğun bakıma alındığı aşamada, gerçek düşman, hastanın kendisi. Koronavirüs ise tetikleyici...
Virüs vücudunuzu işgal ediyor, hücrelerinizi ele geçiriyor ve milyonlarca kez kendisini çoğaltıyor. Ama Times Bilim Muhabiri Tom Whipple'ın haberine göre, en büyük tehlike, vücudunuzun bu işgale verdiği yanıt ve bu yanıtı kontrol etmek bir tedavi yöntemi olabilir!
Bilim insanları, koronavirüsü yenmek için antiviral ilaçları değerlendiriyor. Bu, anlamlı bir çaba. Antiviral ilaçlar, virüsün zayıf noktalarına saldırıyor. Virüsün kendisini çoğaltmasını engelleyerek ve vücutta yayılmasını önleyerek, vücudunuzun bu işgalciyi yenilgiye uğratmasına yardımcı oluyorlar.
Ama İngiltere'de hastalar üzerinde denenmeye başlanan, tamamen farklı bir ilaç türü daha var. Bu ilacın işi ise, bağışıklık sistemini güçlendirmek değil, tam tersine engel olmak. Bu ilaçlar gerekli, çünkü dünya genelinde yoğun bakım ünitelerinde yatan Covid-19 hastaları, virüsün akciğerlerine saldırması nedeniyle orada değil.
Sitokin Fırtınası
Yoğun bakımdalar, çünkü bilim insanları arasında giderek artan oranda kabul gören görüşe bakılırsa, bağışıklık sistemi akciğerlere saldırdığı için orada yatıyorlar. Hastalarda "Sitokin Fırtınası" adı verilen bir durum yaşanıyor. Bu fırtınayı anlamak ve yenebilmek için, bağışıklık sisteminin karmaşık yapısını açıklamak gerekiyor.
Aslında, bağışıklık sisteminin verdiği tepkinin özü sadece antikorlar değil. Vücut, yeni patojenlere ya da patojenlerin bulaştığı hücrelere yapışıp, yok etmeye çalışmadan çok önce, sitokinleri üretiyor. Bunlar, daha az hedefe yönelik ama daha hızlı tepkiler. İlki, neredeyse hemen devreye giriyor. Bir virüs, hücreyi işgal ettiğinde, genetik yapısını hücreye enjekte ediyor.
Virüse Karşı İlk Direniş Hücrede
Koronavirüste de bu, hücre çoğalması sürecini kendi amaçları için kullanabilmek adına hücreye enjekte ettiği RNA adı verilen molekül. Bu aşamada bile hücreler mücadele ortaya koyabiliyor. RNA'yı olmaması gereken bir yerde gören hücreler, bağışıklık sistemini işgalcilere karşı uyaran sitokinleri gönderiyor. Bu moleküller aslında haberci. Kendi sitokinlerini salgılayan bağışıklık hücrelerini devreye sokuyorlar. Böyle bir dizi süreçle, vücut virüse verdiği yanıtı sertleştiriyor. Tıpkı, bir aşı bulunana kadar, sokağa çıkma kısıtlamaları koyup, tamamen kapanan ülkeler gibi...
Bu ham mücadele yöntemleri, vücut bağışıklık sağlayacak daha incelikli araçlar geliştirene kadar, büyüyen enfeksiyonu bastırmanın bir yolu. Bir ülkede hayatın durdurulmasının, tarihi ekonomik daralmalara yol açması ve çocukların okulla gidememesi gibi, bu sürecin de verdiği başka hasarlar var. Manchester Üniversitesi'nden İmmünoloji Profesörü Dan Davis, şöyle diyor:
Bağışıklık sistemi daima, virüs taşıyan sağlıklı hücreleri yok ederken, çok benzeyen sağlıklı hücreleri ayrı tutan bir denge tutturmaya çalışır. İnsanların büyük çoğunluğunda bu işe yarar ve bağışıklık sistemi savaşı kazanır, virüs temizlenir. Ama bazı insanlarda feci sonuçlar ortaya çıkar.
Fırtınanın Nedeni Bilinmiyor!
Sitokin Fırtınası'nın tam olarak neden yaşandığını, bir dizi kimyasalın neden kontrolden çıktığını kimse bilmiyor. Roche İngiltere'nin Medikal Direktörü Rav Seeruthun şöyle diyor:
İnsanların hastaneye yatmasından bir kaç gün sonra ortaya çıkan bir tetiklenme noktası var gibi görünüyor. Bazı insanlar iyileşiyor ama bazılarında bir Sitokin Fırtınası görüyoruz.
Onlarca farklı molekül vücuda darbe vuruyor ve bir sürü takviye kuvvet istiyor. Tıpkı, alevleri söndüren itfaiyecilerin, alevlerden daha çok zarar verdiğinden şikayet eden ev sahipleri gibi, koruma tehlikenin kendisi oluyor. Bir orduya ait araçların yolları tıkaması gibi, damarları tıkıyorlar. Sıvı akciğerlere doluyor.
Bu süreçlerin bir çoğu hala anlaşılabilmiş değil ve bazı hücreler kimyasal işaretlere tepki olarak kendilerini imha ediyorlar. Zatürre gelişiyor ve insanlar kendi başlarına nefes almakta zorlanıyorlar. Bağışıklık sistemi diğer noktalarda da çığırından çıkıyor ve diğer organlarda da hasar oluşuyor. Bu sırada ikincil enfeksiyonlar oluşuyor ve denetimsiz ilerliyor. Bu noktada hastalar servislerden, yoğun bakıma, yoğun bakımda da solunum cihazlarına geçiriliyorlar.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
İspanyol Gribi'nde de, SARS'ta da Öldüren Sitokin Fırtınasıydı!
Dr. Seerethun, ilaçlarla yaptıkları testin, yoğun bakımdan solunum cihazına geçişi durdurmayı amaçladığını söylüyor ve şöyle diyor:
Bağışıklık sistemi çok fazla çalışmaya başladığında, sakinleştirmek hayati önemde.
İspanyol Gribi'nde de, SARS salgınında da, bugünkü salgında da insanları öldüren bu Sitokin Fırtınası. Ama her bir fırtına birbirinden farklı. 1918'deki İspanyol Gribi salgınında Sitokin Fırtınası gençleri etkiledi. Bugün yaşlıları etkiliyor.
SARS'ta seviyesi yükselen sitokinler, koronavirüstekilerle aynı değil. Peki neden? Tam olarak bilmiyoruz. Bağışıklık sistemi hakkında "The Beatiful Cure - Güzel Deva" adlı kitabın yazarı Profesör Davis, bunun çok şaşırtıcı olmadığını söylüyor.
Bağışıklık sistemi müthiş karmaşık. İlk bakışta biraz gereksiz karmaşık. Ama sonra, yapması gerekenleri düşünüyorsunuz. Geçen yıl bu virüs ortada yoktu. Ama yine de bu sistem bu virüsü tanımanın bir yolunu bulmalı. Yani elinizde, daha önce evrende hiç olmayan bir tehlikeyi tanımlayabilen bir sistem var. İkincisi de tehlikeyi tam bir isabetle tanımlamak zorunda olması.
Bu önemsiz bir şey değil. Örneğin, bağırsaklarınıza iyi gelen bir bakteri, vücudun başka bir yerinde zararlı olabilir. Bir şeyin ne zaman zarar verdiğini bilmesi gerekiyor. Bunu hiç anlayamıyor oluşumuz şaşırtıcı değil.
Bazı sitokinlerin koronavirüste alışılmadık derecede arttığını biliyoruz. Bazıları da, habis RNA ile başlayıp, yoğun bakımda sona eren sürecin yaşanmasını kolaylaştıran tekerlekleri tutan vidalar gibi bir rol oynuyor. Vidaları sökerseniz, tekerlekler çıkıp gider.
Antikorların Rolü
Peki vidaları nasıl sökeriz? Antikorlarla. Antikorlar Y şekilli moleküller. Y'nin çatalında hedefinin mükemmel karşılığı olan ve birbirlerine kenetlenmelerini sağlayan bir atomik yapı var. Umudumuz, aşı ya da enfekte olarak, hepimizin vücudunda Y'leri virüsün yüzeyine yapışabilen antikorlar olması. Böylece de enfekte hücreleri, yok edilmek üzere işaretlemesi. Bu antikor tedavilerinde en başarılı ilaçlar romatoit artrit (iltihaplı romatizma) için geliştirildi. Eklemlerde enflamasyona yol açan molekülleri bulup, yok ediyorlar.
Peki bu enflamasyona yol açan moleküller ne? Sitokinler. Yani, koronavirüs tamamen yeni bir virüstü. Ancak bağışıklık sisteminin verdiği tepki yeni değildi. Doktorlar, enflamasyonu önleyen ilaçların insanların yoğun bakıma girmesini engellemekte işe yarayabileceğini fark ettiler. Roche'un ürettiği Tocilizumab adlı ilaç, aslında eklem iltihabı hastalarının bağışıklık sistemini baskılamak için üretilmişti.
Tocilizumab halen İngiltere'de onlarca hastada, COVID-19 hastalarının sitokinlerini baskılaması umuduyla kullanılıyor.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 8
- 6
- 5
- 4
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/01/2025 01:23:10 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/8719
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.