Sanat İçgüdüsü: Denis Dutton, İnsanların Sanat Algısının Ortak Bir Evrimsel Kökene Dayandığı Konusunda Haklı mı?
Sanatın ve sanat beğenisinin kökeni üzerine yapılan tartışmalar, sanat felsefesinin temel gündemi içerisindedir. Sanatın ne olduğu, insanların neyi sanat olarak gördüğü, sanat dalları ve eserleri arasında bir hiyerarşi olup olmadığı, etkileyici bir eserin özelliklerinin ne olabileceği, insanların ortak bir sanat beğenisinin var olup olmadığı gibi bir dizi konu üzerine çeşitli önermeler öne sürüldü ve sürülmeye de devam ediyor.
Amerikalı sanat filozofu Denis Laurence Dutton, Sanat İçgüdüsü: Güzellik, Zevk ve İnsan Evrimi adlı eserinde, özetle, insanların ortak bir sanat beğenisinin olduğu ve bu ortak beğeniyi insanın kendi evrimsel sürecinde kazandığını iddia etmektedir. Bu yazıdaki niyetimiz Dutton’dan uzun alıntılar yaparak onun kitabını tanıtmak değildir. İsteyen Türkçeye de çevrilen bu eseri alıp inceleyebilir. Ayrıca, Youtube'da kolaylıkla Dutton’ın konuşmalarına bulabilirsiniz. Buradaki amacımız, Dutton'ın iddiasını tartışabilmektir.
Dutton, eserinin ilk bölümlerinde okuru, insanlığın ortak bir beğeni yargısına sahip olduğu fikrine ikna etmeye çalışıyor. Bu bölümde özellikle David Hume ve Immanuel Kant'a yaptığı atıflarla felsefi bir "insan doğası" tartışması yürütüyor. Devamında Pleistosen Dönem'den Holosen Dönem'e geçiş üzerinde duruyor. Bu dönemin Dutton'ın düşünceleri üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Dutton, kendi kuramını kurarken dayandığı en güçlü örnekler manzara resimleridir. Dutton "ideal savana manzarası" olarak tanımladığı resimlerin dünyanın her yerindeki insanlar tarafından beğeniyle karşılanmasını, Buzul Çağ sonrasının bereketli coğrafi ortamına benzetir. Daha doğrusu bu benzetmenin içgüdüsel olarak insanlar tarafından yapıldığını ve bu sebeple kısa otlu, ağaçlıklı, patika yolu olan, su birikintisinin, kuş vb. zararsız hayvanların bulunduğu ve uzaklarda dağların göründüğü standart manzara resimlerini "Sanat İçgüdüsü" fikrinin en güçlü örneği olarak takipçilerine sunar.
Doğa Manzarası Resimlerini Neden Severiz?
Doğa manzaraları Dutton'ın öne sürdüğü gibi insan beğenisinin içgüdüsel bir ürünü ise, bu tarz görsel tasvirlerin resim sanatının ortaya çıktığı andan itibaren resmin temel konularından biri olmasını bekleriz. Hatta bu doğa tasvirlerinde, Dutton'ın da işaret ettiği gibi; tehlike anında tırmanılacak ağaçlar, kısa otlar, insan için besin olabilecek hayvanlar, meyveler ve su birikintileri görmeyi umabiliriz.
Ancak resim sanatının günümüze ulaşan tarihsel örneklerine baktığımızda -ki buna duvar resimleri ve mozaikleri de dahil etmeliyiz-ağırlıklı olarak figüratif öğelerin varlığını görüyoruz. Mitolojik ve dini figürlerin resmin tarihi boyunca çok önemli bir yer tuttuğu hemen dikkatimizi çekiyor. Özellikle 18. Yüzyıl romantizmine kadar manzara, karşımıza daha çok resmin mekân unsuru olarak çıkıyor. Bu noktadaki manzara mekanlarının da gerçek doğayı tasvir etmek gibi bir derdinin olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Resim sanatında doğanın belli bir anlam yüklenerek resmedilmesine 18. yüzyıl romantizmiyle başlanmıştır. Bu dönem boyunca kır yaşamı, insanın mutlu olabileceği bir ortam olarak neredeyse sanatın bütün dallarında konu edilmiştir. Kırla kurulan bu tematik ilişkinin ortaya çıkışında sanayi devrimi sonrasının büyüyen kentleri ve yeni kent yaşamının önemli bir payı vardır. Kentli orta sınıflar, edebiyatta, resimde ve tiyatroda kentli insanların kır ortamındaki mutlu anlarının tasvirine büyük bir ilgi duymaktadır.
Romantik dönem, kır resimlerinin kendinden önceki doğa tasvirlerinden temel farkı; sanatçıların kırı bir arka plan unsuru olmaktan çıkarmasıdır. Sanatçılar, kırın kendisine saflık, bilgelik gibi insani özellikler yüklemişlerdir. Kır tasviri tuvalde ve edebiyatta kentli aşkların yaşandığı, müziklerin ve eğlencelerin yapıldığı, bilge insanların huzur ve mutluluk bulduğu bir unsura dönüşmüştür. Romantizm öncesinde ressam, anlatmak istediği konunun figürlerini tuvale çeşitli biçimlerde yerleştirir ve daha sonra gerçekle ilgisi sorgulanır şekilde doğayı ve mimari unsurları mekân olarak tabloya iliştirirdi. Romantizmle beraber alameti farikası kır olan resimler popülerleşmeye başladı diyebiliriz.
Özetle kır/doğa tasvirinin güçlü bir şekilde resme konu olması bir tür "şehirden kaçanlar" hikayesidir. Denilebilir ki, doğa ve kır resimlerine olan ilginin temelinde insanların kentli olmanın gereklerinden duyduğu bunalım vardır.
İnsanlarda Ortak Beğeni Var mı?
Bazı tablolar ve ressamlar, diğer bazı tablo ve ressamlara göre daha popülerdir. Bazı müzikler ve müzisyenler, diğer bazı müzik ve müzisyenlere göre daha çok dinleyiciye ulaşmıştır. Bazı edebiyat ürünleri ve yazarlar, diğer bazı edebiyat ürünlerine ve yazarlara göre daha çok dile çevrilmiş ve daha büyük bir okuyucu kitlesine hitap etmiştir. Bu liste uzatılabilir. Demek istediğimiz, milyonlarca insanın beğenisinin ortaklaştığı eserler ve sanatçılar vardır. Bu durum bize, insanlığın ortak beğenisinin olabileceğini göstermektedir.
Peki, ortak beğeninin kaynağı Dutton'un iddia ettiği gibi biyolojik evrimimize mi dayanmaktadır? Böyle olsaydı, değişmez bir ortak beğeniden bahsetmek gerekirdi. Ancak sanat tarihine baktığımızda bu ortak beğeninin değişebileceğini görüyoruz. Tarihimizin neredeyse her evresinde ortak beğenilerin sosyal/kültürel ortama ve buna bağlı olarak iyi beğeniyi temsil eden kesimlere göre değiştiğini görüyoruz. Antik dönemde iyi beğeniyi köle sahibi kentli sınıfların zevkleri belirliyordu. Orta çağda kilise ve aristokrasi iyi beğeninin temsilcisiydi. Sanayi devriminden sonra burjuvazi romantizmle beraber iyi beğeninin temsilcisi oldu. Müzeler, edebiyat eserleri, oyun ve konser salonları burjuvazinin zevklerini yansıtmaya başladı.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Bütün bunlar, sanatın hangi kesimler tarafından finanse edilip/tüketildiğiyle ilgilidir diyebiliriz. Sanatçının, kendi sanatını kendi istediği gibi icra etmesi, sanatçı için çok yeni bir imkandır. Bu imkân, sanayi devriminden sonra burjuvazinin ve orta sınıfların sanat tüketicisi olarak güçlü bir sosyal sınıfa dönüşmesiyle mümkün olabildi. Sanatçılar, sipariş üzerine ürün yapmak veya aristokrasiye bağlanıp bir sarayın sanatçısı olarak ürün üretmektense, kendi ürünlerini üretip onu sunabilecekleri imkanlara kabaca son 200-300 yılda ulaşabildiler.
Özetle demek istediğimiz, insanlığın ortak beğenisi vardır; ancak bu ortak beğeni tarihsel ve toplumsal koşullara göre değişmektedir.[1], [2], [3], [4]
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 7
- 3
- 3
- 3
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ D. Dutton. (2017). Sanat İçgüdüsü: Güzellik Zevk Ve İnsan Evrimi. ISBN: 9786053141570. Yayınevi: Ayrıntı Yayınları.
- ^ A. Hauser. (1984). Sanatın Toplumsal Tarihi. Yayınevi: Remzi Kitabevi.
- ^ E. H. Gombrich. (1999). Sanatın Öyküsü. ISBN: 9789751406958. Yayınevi: Remzi Kitabevi.
- ^ T. Eagleton. (2010). Estetiğin İdeolojisi. ISBN: 9789755535173. Yayınevi: Doruk Yayınları.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 19:10:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/11482
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.