Öğretmenler Çevrimiçi Cinsiyetçiliğin Öğrencilerini Kötü Etkilediğini Düşünüyor!

Günümüzde çevrimiçi platformların güvenlik açısından birçok eksiği bulunuyor. Özellikle de son birkaç yılda kadın düşmanı veya cinsiyetçi içeriklerde yaşanan patlama ve kadınlar hakkında zararlı olabilecek düşüncelerin yayılması dikkat çekiyor. Andrew Tate gibi internet fenomenlerinin şöhreti ve popülerliğinin buna olan katkısı göz ardı edilemez. Buna karşın yakın zamana kadar, kendilerine "alfa erkek" diyen internet fenomenlerine ve bunların takipçilerine maruz kalmanın okul çağındaki çocukların davranış ve deneyimlerini nasıl etkilediği nispeten incelenmemiş bir konu olarak kalmıştır.

Harriet Over ve York Üniversitesindeki ekibi, literatürdeki bu boşluğu doldurmak adına PLOS ONE dergisinde bir çalışma yayınladı. Çalışma çevrimiçi cinsiyetçiliğin ilk ve ortaokullardaki etkilerini inceliyor ve bunları önlemenin yolları olduğunu vurguluyor.

Ekip, Birleşik Krallıktan 100 ilkokul ve 100 ortaokul öğretmeniyle bir anket çalışması yürüttü. Öğretmenlere internetteki cinsiyetçiliğe maruz kalmanın etkileri hakkında endişeli olup olmadıkları sorulduğunda ilkokul öğretmenleri %60, ortaokul öğretmenleri ise %76 oranında evet cevabını verdi. Genellikle bu konularda verilen seminer veya yapılan konuşmalar ergenlere veya liseli gruplara odaklanır ancak bu sonuçlar daha küçük çocuklarla da bu konularda iletişim kurulması gerektiğini gösteriyor.

Ankette öğretmenlere en son ne zaman internet cinsiyetçiliğinin etkilerini gözlemledikleri de soruldu. Ortaokul ve ilkokul öğretmenleri, erkek öğrencilerinin davranışlarında bu etkileri gördüklerini sırasıyla %38 ve %23 oranında belirttiler. Bu yüzdelere ek olarak yine sırayla öğretmenlerin %14 ve %12'si bu etkilerle bağlantılı olduğunu düşündükleri kız öğrencilere yönelik ayrımcılık veya uygunsuz davranışlar gözlemlediğini bildirdi. Dikkat çekici bir örnekte bir kız öğrenci öğretmenine kadınları incitmenin yanlış olmadığını, Andrew Tate'in de böyle yaptığını söylemişti. Bir başka öğretmen ise erkek öğrencilerinin kızlara rızaları olmadan dokunmanın neden uygunsuz bir davranış olduğunu anlamadıklarını düşündüğünü belirtti.

Elbette bu durum kız öğrencilerin okuldaki deneyimlerini de etkiliyordu. Ortaokul öğretmenlerinin %44'ü kız öğrenci profilini ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe veya uygunsuz davranışlara maruz kalan çocuklar olarak betimledi. Bu da doğal olarak çocukların mental durumunu etkiliyordu, öğretmenlerin %30'u bu olayların kız çocuklarının öz güvenini ve atılganlığını kötü etkilediğine vurgu yaptı. İlkokullarda da benzer bir manzara gözleniyordu. Cinsiyetçiliğin derin şekilde etkilediği bir okulun öğretmenlerinden biri şöyle söylüyor:

Sınıfımdaki kız öğrencilerin çoğu, erkek çocukların onlara ne yapacağı veya ne diyeceğini düşündüklerinden okula gelirken endişe duyuyor.

Beklendiği üzere, cinsiyetçiliğin etkileri öğrencilerin sınıf arkadaşlarıyla da sınırlı kalmıyor. Katılımcı ilkokul öğretmenlerinin %8'i ve ortaokul öğretmenlerinin %14'ü, öğrencilerin kadın öğretmenlere erkeklere göre daha çok saygısızlıkta bulunduğunu belirtiyor.

Genele bakıldığında, tüm ilkokul öğretmenlerinin sadece %37'si ve ortaokul öğretmenlerinin sadece%11'i okullarında çevrimiçi cinsiyetçiliğin etkilerini gözlemlemediğini belirtiyor.

Öğretmenlerin de bu durumdan rahatsız olduğu aşikâr. Birçoğu (ortaokul öğretmenlerinin yaklaşık yarısı ve ilkokul öğretmenlerinin çeyreği) cinsiyetçi davranışlara tanık olmuş ve bunları önlemeye çalışmış. Bazıları ise bu tatsız zorlukların kendi mental sağlıklarını etkilediğini ve eğitim verme kapasitelerine darbe vurduğunu iletiyor.

Sonuçlar rahatsız edici olsa da çalışma bu sorunların nasıl düzeltilebileceğine de değiniyor. Ne yazık ki, okul yönetimlerinin bu konuda bir aksiyon alıp almadığı sorulduğunda çok az öğretmen alındığını söyleyebilmiş. Buna karşın bu konuya eğitimlerinde yer veren okullar, en etkili yaklaşımın ne olabileceği hakkında birkaç fikir öne sürmüş.

Bazı öğretmenler okullarının çevrimiçi tacizden korumaya odaklandığını söylerken bazı okullar ayrımcılık konusunu daha genel olarak ele alıyor. Katılımcılar bu yaklaşımları yararlı bulmanın yanı sıra gelecekte daha geniş ölçekli uygulanmalarının çevrimiçi cinsiyetçiliğin olumsuz etkileriyle baş etmede faydalı olduğunu düşünüyor. Araştırma ekibi bu bulguların çevrimiçi platformlardaki tehlikeleri anlamaya yardımcı olacağını ve bu açıkların araştırmacılar ve öğretmenlerin iş birliğiyle kapatılabileceğini umuyor.