Mikroekonominin Temel İlkeleri Nelerdir? Mikroekonomi, Günlük Hayatımızda Kendini Nasıl Gösterir?
1930'ların sonları ve 1940'ların "Keynesyen Devrimi" diye bilinen ekonomi teorisi genellikle "para teorisi" ve "fiyat teorisi" olarak iki ana başlık altında değerlendirilirdi. Bugün, bu değerlendirme "makroekonomi" ve "mikroekonomi" şeklinde yapılmaktadır. Bu değişikliğin nedeni, gelir ve istihdamdaki dalgalanmalar (ve fiyat seviyesi) konusunda eski moda para teorisinden çok daha açık olmasıydı. Öte yandan, günümüz mikroekonomisi eski moda fiyat teorisinden doğal olarak ve önemli bir tartışma olmaksızın geliştiği için büyük değişiklikler barındırmaz.
Mikroekonominin gücü, temel yapısındaki basitlik ve gerçek dünya ile olan yakın ilişkisinden gelmektedir. Özetle, mikroekonomi arz ve talep ilişkisinin çeşitli piyasalardaki etkileşim biçimiyle ilgilidir. Mikroekonomik analiz her konuya kolayca ve sorunsuz bir şekilde uygulanabilmesinin yanında, ekonomi alanının genel kabul görmüş alt başlıklarının çoğunun merkezinde yer alır. Örneğin, iş ekonomisi büyük ölçüde farklı türlerde işgücünün arz ve talep analizine dayanmaktadır. Endüstriyel organizasyon alanı, mal ve hizmetlerin satıldığı farklı mekanizmalarla (tekel, karteller ve farklı türlerde rekabetçi davranışlar gibi) ilgilenir. Uluslararası ekonomi, bireysel ticaret mallarının talep ve arzıyla birlikte bir ülkenin ihracat ve ithalatını, sonuç olarak da dış ticaretin talebini ve arzını ele alır. Tarım ekonomisi tarımda yer alan tarım ürünlerinin, tarım arazisinin, tarım işgücünün ve tarımla ilgili diğer üretim faktörlerinin talep ve arzıyla ilgilenir.
Kamu finansı, devletin bu alışverişte nasıl bir rol oynadığıyla ilgilidir. Geleneksel olarak odak noktası, otomatik olarak "takozlar" (alıcının ödediği fiyat ile satıcının aldığı fiyat arasındaki fark) getiren ve verimsizliğe neden olan vergilerdir. Daha yakın zamanda, kamu finansı harcama tarafına da uygulanmaya başlanarak çeşitli devlet harcamaları ve programlarının maliyetlerini ve faydalarını analiz etmeye, ve zaman zaman gerçekten ölçmeye, çalışır.
Uygulamalı refah ekonomisi, mikroekonominin olgunlaşması olarak sayılabilir. Devlet projeleri, emtia üzerindeki vergiler, şirket gelir vergileri ve maaş üzerindeki vergiler gibi üretim faktörlerine getirilen vergiler, fiyat destekleri ve arazi kontrolleri gibi tarım programları, ithalata yönelik tarifeler, döviz kontrolleri, tekelleşme ve oligopol gibi çeşitli endüstriyel organizasyon biçimleri, asgari ücretler ve işçi sendikalarının tekelleşme gücü gibi iş piyasası davranışlarının çeşitli alanlarını da içeren hemen hemen her şeyin maliyeti ve faydası ile ilgilenir.
Mikroekonomideki temel bir dersin yukarıda sıralanan alanlardan herhangi bir vakayı ve örneği içermediğini hayal etmek zordur. Bunun nedeni mikroekonominin çok temel olmasıdır. Listelenen tüm alt alanların dallandığı ağacın gövdesini temsil eder.
Her şeyin temelinde arz ve talep vardır. Bunları temelde insana özgü özellikler olarak düşünmek pek de yanlış bir yaklaşım sayılmaz. İnsanlar tamamen kendi kendilerine yetemeyeceklerse bir şeyler üretmeye ve ihtiyaçlarını karşılamak için bunları başka şeylerle takas etmeye başlarlar. Üretimin uzmanlaşması, ticaret ve pazara hitap eden kurumlar, ekonomi biliminden daha önce ortaya çıkmıştır.
Aslında, ekonomi biliminin en başından beri, ekonomistlerden herhangi bir yardım almadan, doğal olarak insan davranışlarından ortaya çıkan pazar biçimlerini incelemeyle ilgili olduğunu söylemek oldukça adil olabilir. İnsanlar en iyi yaptıklarına veya daha varoluşsal olarak ele alırsak kalıtım, çevre, kader ve kendi istekleri doğrultusunda yapmaya daha yatkın oldukları şeyde uzmanlaşırlar. Hizmetlerini ve/veya uzmanlıklarıyla ürettikleri ürünleri diğerleri tarafından üretilenlerle takas ederler. Piyasalar, bu tür ticareti düzenlemek için evrilirken para, takas yapmayı gereksiz kılmak için genelleştirilmiş bir hesap birimi olarak işlem görmektedir.
Bu pazar sürecinde insanlar satacakları şeyden en fazlasını elde etmeye, isteklerini mümkün olduğu kadar tatmin etmeye çalışırlar. Mikroekonomide bu, insanların kişisel “faydalarını” veya refahlarını maksimuma çıkarmaları kavramına karşılık gelir. Bu süreç onların ne tedarik edeceklerine ve ne talep edeceklerine karar vermelerine yardımcı olur.
Amerika Birleşik Devletleri'nde hibrit mısır ilk olarak sıradan çiftliklerde değil, deneysel noktalarda ortaya çıktı. Ancak birkaç on yıl süren bir süreçte, bu hibritler yüz binlerce çiftçinin tercih ettiği ürün haline geldi. Sürecin başında, yeni hibritleri benimseyenler güzel kârlar elde ettiler. Geçiş tamamlandığında, eski hibrit tohumlara inatçı bir şekilde bağlanan herhangi bir çiftçinin işini kaybetme olasılığı yüksekti; sadece kârı maksimize etmiş gibi görünen çiftçiler piyasada kalırken diğerleri başarısız olmuştu.
Punjab ve Hindistan'ın diğer bölgelerinde 1960'ların başlarında yeni buğday çeşitleri ve Filipinler ile Doğu Asya'nın geri kalanında yeni pirinç çeşitleri benzer bir süreçle yayıldı. Ekonomistlerin "maksimize etme davranışı" olarak adlandırdığı şey, eylemleriyle mısır, buğday ve pirinç arzını artıran ve bu ürünlerden çok daha fazlasını dünya tüketicilerine daha düşük fiyatlarla sunan bu milyonlarca çiftçinin gerçek dünyadaki davranışını açıklıyor.
Benzer senaryolar, maksimize etme davranışının tüketici tarafına nasıl yansıdığını gösterir. Bugünkü tekstiller, bir asır önce neredeyse hiçbiri bilinmeyen büyük miktarlarda sentetik lifler içerir. Bu lifler, tüketicilerin onları ya daha iyi ya daha ucuz ya da ikisini birden bulmaları nedeniyle pazarları ele geçirdi ve eski doğal liflerin yerine geçti. Sonunda, eski ürünlerin tarihin çöplüğünde son bulması, genellikle tüketicilerin eski ürünler yerine yeni ürünleri tercih etmelerinden kaynaklanır.
Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır.
KreosusKreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık geliyor. Bu sayede, tek seferlik destekçilerimiz de, aylık destekçilerimiz de toplam destekleriyle doğru orantılı bir süre boyunca reklamsız deneyim elde edebiliyorlar.
Kreosus destekçilerimizin reklamsız deneyimi, destek olmaya başladıkları anda devreye girmektedir ve ek bir işleme gerek yoktur.
PatreonPatreon destekçilerimiz, destek miktarından bağımsız olarak, Evrim Ağacı'na destek oldukları süre boyunca reklamsız deneyime erişmeyi sürdürebiliyorlar.
Patreon destekçilerimizin Patreon ile ilişkili e-posta hesapları, Evrim Ağacı'ndaki üyelik e-postaları ile birebir aynı olmalıdır. Patreon destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi 24 saat alabilmektedir.
YouTubeYouTube destekçilerimizin hepsi otomatik olarak reklamsız deneyime şimdilik erişemiyorlar ve şu anda, YouTube üzerinden her destek seviyesine reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. YouTube Destek Sistemi üzerinde sunulan farklı seviyelerin açıklamalarını okuyarak, hangi ayrıcalıklara erişebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Eğer seçtiğiniz seviye reklamsız deneyim ayrıcalığı sunuyorsa, destek olduktan sonra YouTube tarafından gösterilecek olan bağlantıdaki formu doldurarak reklamsız deneyime erişebilirsiniz. YouTube destekçilerimizin reklamsız deneyiminin devreye girmesi, formu doldurduktan sonra 24-72 saat alabilmektedir.
Diğer PlatformlarBu 3 platform haricinde destek olan destekçilerimize ne yazık ki reklamsız deneyim ayrıcalığını sunamamaktayız. Destekleriniz sayesinde sistemlerimizi geliştirmeyi sürdürüyoruz ve umuyoruz bu ayrıcalıkları zamanla genişletebileceğiz.
Giriş yapmayı unutmayın!Reklamsız deneyim için, maddi desteğiniz ile ilişkilendirilmiş olan Evrim Ağacı hesabınıza üye girişi yapmanız gerekmektedir. Giriş yapmadığınız takdirde reklamları görmeye devam edeceksinizdir.
Arz ve talep ekonomisinin, en azından geniş bir yelpazedeki piyasa dengesizliğiyle başa çıkma durumu söz konusu olduğunda, bir tür ahlaki veya normatif anlamı vardır. Dengeli bir piyasada, alıcılar daha fazla birimin bu fiyata değmeyeceğine karar verdikleri noktaya kadar piyasa fiyatını öderken rekabetçi satıcılar her artıştan para kazanabildikleri sürece ilave birimler tedarik ederler. Dengeli bir piyasada talebin tam olarak arza eşit olduğu noktada fiyat hem alıcılar hem de satıcılar açısından ürünün değerini ölçer.
Bir yapay bozulma devreye girdiğinde durum değişir. Satış fiyatına bağlı olarak %50 vergiyle alıcı için 150₺ olan bir öğenin satıcı için değeri sadece 100₺’dir. Vergi, alıcının ödediği değer ile satıcının getirisi arasında önceden bahsedildiği gibi bir takoz oluşturur. Bu şekilde oluşturulan anomali, bozulmanın giderilmesiyle ortadan kaldırılabilir; bu durumda piyasa denge noktasını bulur ve ürünün değeri alıcılar ile satıcılar için makul olan bir fiyat (örneğin 120₺ gibi) seviyesine gelir. Bozulmayla başladığımız her durumda, genellikle bunun ortadan kaldırılmasından toplumun bir bütün olarak yararlanabileceğini iddia edebiliriz. Bu, alıcıların 150₺‘den daha düşük bir fiyatla ekstra birim alırken kazanmaları, satıcıların ise 100₺’den daha yüksek bir fiyatla ekstra birim satma fırsatı buldukça kazanmaları gerçeğiyle özetlenebilir.
Farklı bozulmalar benzer anomalileri yaratabilir. Eğer pamuk sübvanse ediliyorsa (devlet tarafından mal, para veya hizmet biçiminde karşılıksız olarak yardım ediliyorsa) çiftçilerin alacağı fiyat, tüketicilere sağlanan değerden sübvansiyon miktarı kadar yüksek olacaktır. Bu nedenle, sübvansiyonun kaldırılması ile alıcılar ve satıcılar için aynı olan bir fiyata geçiş yapılırsa toplum kazanç elde edebilir. Eğer ekmeğin (veya başka bir malın) fiyatı yapay olarak ucuz tutulursa talep edilenden daha az tedarik edileceği öngörülebilir. %90 ihtimalle fazla talep, resmi fiyatın yapay olarak düşük olduğunun en açık kanıtı olan bir gri veya kara borsada görülecektir. Bu sebeple, ekonomistler genellikle fiyat kontrolleri yoluyla fiyatları düşürmenin, sonunda tedarik miktarını azaltacağını ve sadece resmi fiyattan değil, aynı zamanda kontrolsüz piyasada geçerli olan piyasa fiyatından da yüksek olan kara borsa fiyatlarına yol açacağını öngördüklerinde neredeyse her zaman haklıdırlar.
Benzer şekilde fiyatların çok yüksek olması, ilginç sonuçlar da ortaya çıkarır. 1930'larda ABD hükümeti, başlıca tahıllar ve birkaç diğer tarım ürünü için sözde denge fiyatlarını benimsemişti. Temelde, eğer piyasa fiyatı denge fiyatının altındaysa, hükümet çiftçilere farkı ödeyecek veya denge fiyatında satılmayan herhangi bir ürünü denge fiyatından satın alacaktı. Talep edilen miktarın üzerinde üretim yapılması öngörülebilir bir şekilde, hükümet tarafından alınan (ve depolanan) fazla ürünleri beraberinde getirdi. Ardından, denge fiyatını düşürmeden fazla ürünlerin satın alınmasını engellemeye yönelik bir girişimle, hükümet üretimi düşürmek için arazi kontrolü başlattı ve çiftçilere üretimi azaltmaları için ödeme yaptı. Bazı insanlar, buğday ekiminde %20'lik bir azalmanın buğday üretiminde %20'′'lik bir düşüşe neden olmadığını gördüklerinde şaşırdılar. Bunun nedeni, başka üretim faktörlerinin daha yoğun bir şekilde kullanılabilmesiydi (hatta kullanılmışlardı). Böylece %20'lik bir buğday kesintisi elde etmek için arazi %30-40 arası kesilmek “zorunda” kaldı.
Ekonomistlerin daha iyi bir çözümü vardı. Eğer hükümet, buğday çiftçilerine her biri bir buğday ölçüsünü pazarlamak için izin veren kuponlar verseydi, buğday piyasaları istenen miktarda azaltılabilirdi. Üretim verimsizlikleri, çiftçilerin kuponları aralarında alıp satmalarına izin verilerek önlenebilirdi. Düşük maliyetli çiftçiler, yüksek maliyetli çiftçilerden kuponlar satın alır, böylece verimli bir üretim sağlanabilirdi. Bu, bir politika sorununa yönelik "ikinci en iyi" çözüm olarak bilinir. En iyisi değildir çünkü tüketiciler hâlâ buğday için yapay olarak yüksek denge fiyatı ödemiş olurlar.
Tekelcilik
Tekelcilik, yeterli “piyasa gücüne” sahip bir kuruluş tarafından üretimin yapay olarak kısıtlanmasıdır. Tekel ekonomisi en kolay şekilde "tekel kâr marjının" özel olarak dayatılan, özel olarak toplanan bir vergi olarak düşünülmesiyle anlaşılabilir. Aslında bu, birkaç yüzyıl önce feodal yöneticilerin bazen istedikleri kişilere belirli ürünler üzerinde tekel hakkı verdiği gerçek bir durumdu. Alıcıların bu tür ürünleri kendilerinin “üretmesine” asla gerek yoktur. Malları düşük fiyatlarla üretmek için diğer firmalarla sözleşme yapabilir ve daha sonra tüketicilerden piyasanın kaldırabileceği kadar ücret isteyerek tekel kârını maksimuma çıkarabilirler. Bu iki fiyat arasındaki fark, vergi gibi görünen “tekel kâr marjıdır”. Hem üreticilerin hem de tüketicilerin kaybettiği bu örnekte, tekel gücünden gerçekten fayda sağlayan tarafın onu uygulayan kişi olduğu açıktır.
Modern tekeller, iki sebepten ötürü biraz daha az şeffaf olma eğilimindedirler. İlk olarak hükümetler hâlâ tekel hakları vermesine rağmen, genellikle bunları üreticilere verirler. İkinci olarak genellikle kısa ömürlü olsalar da bazı tekeller, hükümet tarafından oluşturulmadan da ortaya çıkabilir. Her iki durumda da tekel kâr marjından (veya vergisinden) elde edilen gelirler, tekelci firmaların sermaye getirisine karışır. Benzer şekilde, emek tekeli genellikle tekel kârı (veya vergisi) alabilen ve daha sonra üyelerinin ücretlerine karışan sendikalar tarafından uygulanır. Emek tekelinin rekabetçi ücret üzerindeki gerçek etkisi, ekonominin sendikasız kesimine bakıldığında görülmektedir. Sendika ücretinin sendikalı firmalarda daha az işçinin işe alınmasına neden olmasıyla, sendikasız kesimde daha büyük bir işgücü arzı oluşmasına ve dolayısıyla daha düşük saatlik ücretlerle yol açar.
Resmi fiyatların çok yüksek olmasıyla ortaya çıkan son bir örnek, birisinin, hükümetin alışılmadık derecede yüksek bir kâr elde etmeye çalıştığı bir işe girmesiyle ortaya çıkan "rant arayışı " olgusudur. Basit bir örnek, taksiler için yüksek resmi sayaç ücreti uygulayan ancak taksi işine ücretsiz girişe izin veren bir şehrin yönetimidir. Ücret, bir sürücüye ödeme yapma maliyetini ve sermaye maliyetlerinde normal getiri oranını kapsamalıdır. İşgücü ve sermaye, her birinin yüksek tarifelerle beklenen olağanüstü getiriler yerine, beklenen normal getirisini elde edene kadar taksi sektörüne kayacaktır. Uyum sağlayacak olan şey, sadece taksi sayısı ve onların gerçekten yolcu taşıma süresinin bir kısmı olacaktır. Taksiler her bir yolcu için daha fazla ücret alacak, ancak her taksi daha az yolcu alacaktır.
Diğer rant arayışı durumları, yapay olarak yüksek kentsel ücretlerin kırsal alanlardan göçmenleri çekmesi durumunda ortaya çıkar. Eğer ücret, arz ve talebi eşitleyecek şekilde daha düşük olarak ayarlanmazsa kentsel işsizlik oranı, daha fazla göç engellenene kadar artacaktır. Diğer örnekler ise bankacılık ve eczacılık alanındadır. Bankacılıkta “marj” çok yüksek belirlendiğinde, piyasadaki yeni bankalar ve/veya eski bankaların şubeleri, daha fazla giriş engellenene kadar çoğalır. Yapay olarak sürdürülen ilaç fiyatları, birçok Latin Amerika ülkesinde (son yıllardaki büyük serbestleşmelerden önce Arjantin, Şili ve Uruguay) neredeyse her blokta bir eczane bulunmasına yol açtı.
Rant arayışı durumları, ithalat lisansları veya radyo/TV yayın hakları gibi değeri olan bir şeyin gerçek değerinin altında verildiği veya satıldığı durumlarda da meydana gelir. Bu gibi durumlarda, potansiyel alıcılar genellikle ödülü alma şanslarını artırmak için büyük miktarlarda "lobi faaliyetleri" yürütürler. Aslında, rant arayışına ilişkin geniş bir bakış açısı, lobicilik (gerçek kaynakların yasama veya yürütmenin “iyiliklerini” elde etme çabalarında kullanılması) vakalarının çoğunu kolaylıkla kapsar.
Mikroekonominin büyük birleştirici ilkeleri, her zaman arz ve taleptir. Mikroekonominin normatif anlamı, rekabetçi arz fiyatının üreticiler, rekabetçi talep fiyatının ise tüketiciler tarafından belirlenen değeri yansıtmasından gelir. Asıl sebep, insanların her zaman tercihlerini yansıtan seçimlere ve düzenlemelere yönelmesidir. Tüm bunların en güzel yanı, bu kadar basit ve anlaşılır temeller temelinde zengin bir analiz, içgörü ve anlayış dokusunun örülebilmesidir. Bu kısa makale, okuyucularına bu mozaiğin zenginliği, güzelliği ve vaatleri üzerine sadece bir bakış sunabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 2
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- A. Ehrbar. Supply - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- D. R. Henderson. Demand - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- G. J. Stigler. Monopoly - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- A. R. Dick. Cartels - Econlib. (11 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- J. A. Frankel. Foreign Exchange - Econlib. (1 Şubat 2021). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- W. F. Shughart II. Public Choice - Econlib. (6 Eylül 2022). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- L. Gorman. Minimum Wages - Econlib. (14 Aralık 2022). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- M. O. Reynolds. Labor Unions - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- L. C. Thurow. Profits - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- H. Rockoff. Price Controls - Econlib. (28 Mayıs 2022). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- D. R. Henderson. Rent Seeking - Econlib. (14 Nisan 2023). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
- L. H. Summers. Unemployment - Econlib. (27 Haziran 2018). Alındığı Tarih: 26 Ocak 2024. Alındığı Yer: Econlib | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/12/2024 20:06:28 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16543
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in Econlib. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.