Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir?

8 dakika
1,021
Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir? Wikimedia Commons
Tüm Reklamları Kapat

Kötülük problemi felsefeciler arasında sıklıkla teolojik bağlamda ele alınır. Geleneksel olarak doğal (deprem, hastalık vb.) ve ahlaki (hırsızlık, cinayet vb.) olmak üzere iki tür kötülükten söz edilir. Kötülüğün her şeyi bilen ve yapabilen iyi bir tanrının yarattığı evren planında tam olarak nereye oturtulabileceği tartışılır. Bu probleme klasik çözüm önerilerinden bir tanesi, tanrının insana özgür irade bahşetmiş olup insanın birtakım seçimlerinin kötülüğü meydana getirdiği şeklindedir.[1]

Bununla birlikte "kötülük" dilimizde çokanlamlı bir sözcüktür. Beğenmediğimiz şey ya da olaylara "kötü" sıfatını atfederiz, "kötü bir koku, kötü bir tavır" ifadelerinde olduğu gibi. Ayrıca birtakım prensipleri karşılayamayan ya da ihlal eden araç ve yaptırımları da "kötü" olarak nitelendiririz. "Kötü bir sandalye, kötü bir adlandırma" ifadelerinde bu anlam vardır. Fark edileceği üzere, bir hastalık veya cinayetin kötülüğüyle koku veya sandalyenin kötülüğü hem birbirlerinden hem de kendi aralarında oldukça farklıdır.

Esasında kötülük, gündelik hayatta alışılageldiği üzere sadistik bir failin masum bir kurbana eziyeti olarak anlaşılır.[2] Ancak bu anlayış en az iki sebeple oldukça aldatıcıdır: Birincisi faillerin kısmen de olsa kurbanları fail ve kendilerini kurban olarak görebilmeleridir.[3] İkincisiyse bir failin niyeti veya bir kurbanın şikâyeti olmaksızın kötülüğün belli şartlar dahilinde zuhur edebilmesidir.[4] Bu yüzden hem bilimsel hem de felsefi literatürü beraber dikkate almakta fayda vardır.

Tüm Reklamları Kapat

Milgram, Zimbardo, Bandura, Gray gibi birçok psikoloğun çalışmaları kötülük psikolojisinin (İng: "Psychology of Evil") örnek referansları arasındadır. Önemli olarak, kötülük psikolojisi kötülük kavramını tanrı fikriyle uzlaştırmaktan ziyade onu doğal temellere oturtmayı amaçlar. Bu yöndeki çalışmaların en kritik çıkarımlarımdan biri, belki de kötülüğü gündelik anlayışta "ruh hastası" olarak tabir edilen figürlere dayandırmanın sakıncalı olabileceğidir.[4], [2]

Kötülüğün Algısallığı

Gray ve Wegner'in modelinde ahlaki yargı, niyet güden bir fail ve mağdur edilen bir kurbandan oluşan ikili birimler içerir. Failin kurbanın sahip olmadığı bir zarar görmezliğe ve kurbanın failde mevcut olmayan bir zarara açıklığa sahip olduğu varsayılır. Parantez açacak olursak bu ahlak felsefesi değil psikolojik açıdan yapılan bir betimlemedir. Govrin buna binaen kötülüğün ikili birimler cinsinden oldukça otomatik bir şekilde algılandığını savunur. Öyle ki kötülük algısının özü bir gözlemci veya katılımcının bu ikili birimleri sezgisel olarak nasıl değerlendirdiğindedir. Bu değerlendirmede suçlu failin masum kurbandaki bir zaafiyeti kasten suistimal ettiği düşünülür. Bu çerçevede ahlaki yargıda rol oynayan başlıca iki algısal faktörden söz edilebilir.[2][5][3]

Wikimedia Commons

Ahlaki tipleştirme (İng: "moral typecasting"), kişilerin başkaları tarafından sabit bir şekilde fail ya da kurban sıfatı yakıştırılıp bu sınıflandırmaların ahlaki yargıda merkezi bir rol oynamasına işaret eder. Esasında bu Govrin'in savunduğu üzere kötülük algısında algılanan zaafiyetin (İng: "perceived vulnerability") algılanan zarardan daha yüksek öneme sahip olmasıyla ilgilidir.

Gray ve Wegner'e göre "fıtratları gereği kurban" sayılan kişiler, kültürel varyasyona tabi olmakla birlikte "fıtratları gereği fail" sayılanlara kıyasla daha hafif hüküm giydirilirler. Örneğin, Gray ve Wegner deneklerinden yaşları 5 veya 25 olan birer fail ve kurban arasında geçen hipotetik bir yaralama olayını değerlendirmelerini istediler. Denekler fail ya da kurban olması fark etmeksizin çocuk katılımcıların daha az sorumlu, daha az bilinçli olduğunu ve daha çok acıya maruz olduğunu belirttiler. Oysaki zararı veren katılımcının yaşının verilen zararın şiddetine bir etkisi yoktu.[2], [5], [3]

Tüm Reklamları Kapat

Eylem önyargısı (İng: "omission bias"), eylemsizlikle kötülükte bulunmayı, eylemlilikle bulunmaya yeğlemektir. Bu insanların ahlaki bir gerektirimi hiçbir şey yapmayarak ihlal etmeyi bir şey yaparak ihlal etmeye tercih etmesi demektir.[6], [2] Örneğin, Ritov ve Baron deneklerinden açlıktan ölmenin eşiğindeki iki köyü gözlerinin önüne getirmelerini istediler. Birinci köyde birkaç kişi, ikincisindeyse birçok kişi yaşamaktaydı. Deneklere küçük köye doğru bir erzak kamyonu gitmekte olduğu söylendi. Kendilerine kamyonu büyük köye yöneltme seçeneği tanındığında denekler hiçbir şey yapmamayı tercih ettiler.[7], [2] Oysaki bu aslında daha çok köylünün ölmesi demekti.

Kötülüğün Durumsallığı

Milgram'ın paradigması sıradan, "iyi" insanların kendilerine sorulduğunda yapmanın akıllarından bile geçmeyeceği kötücül eylemleri nasıl belli birtakım durumlarda yapabileceklerini gösteren klasik bir deneysel prosedürdür. Bu paradigmada tipik olarak denekler bir otorite figürünün mevcudiyetinde ahlaki kararlar aldırılırlar. Deneklere deneysel prosedürü anlamlı kılacak göstermelik bir öykü, takınacakları birtakım anlamlı roller ve birilerini elektrik şokuyla cezalandırmaları talimatı verilir. Deney mizanseni deneklere gerçekçi bir deneyim yaşatacak şekilde tasarlanır. Şok seviyesinin fark edilemeyecek bir hızda artırılması sağlanıp deneklerin davranışlarının seyri incelenir. Bu deneyler başlıca iki durumsal olguyu ortaya koyar niteliktedir.[8], [4]

Wikimedia Commons

Olgulardan ilki olan kimliksel belirsizleşim (İng: "deindividuation"), kötülüğün zuhur ettiği durumlarda kişi sayısının artması gibi anonimliğe yol açan etmenlerin kişilerin duyduğu ahlaki sorumluluk (İng: "moral accountability") hissini azaltmasına işaret eder. Bu bir illüzyondur, ne de olsa kötülüğe aracı olan kişilerin sayısının artması veya başka bir yolla anonimleşmesi bu kişilerin zarara katkılarını değiştirmez.[4] Örneğin, Zimbardo genç kadınlar üzerine yaptığı bir deneyde deneklere tek taraflı bir camdan gördükleri başka iki kadına elektrik şoku uygulamaları talimatını verdi. Deneklerin yarısının kimliği gizli tutulup diğer yarısınınki teşhir edildi. Kimliği belirsiz denekler kimliği belirlilere kıyasla iki kat daha fazla şok uyguladılar.[9], [4]

Ahlaki geriçekilim (İng: "moral disengagement") ise kötülüğün zuhur ettiği durumlarda kişinin birtakım durumsal etmenler üzerinden kendini ahlaki gereklilikten muaf olduğu yönünde telkin etmesine işaret eder. Bu bir bakıma kişinin bir durumu vicdanına en az rahatsızlığı yaşatacak şekilde yeniden anlamlandırıp bu yorum doğrultusunda hareket etmesidir.[11], [4] Örneğin, Bandura ve meslektaşları üniversite öğrencileri üzerine yaptıkları bir deneyde denekleri bir konuşmaya kulak misafiri olduklarına inandırdılar. Birinci denek grubu konuşmada elektrik şoku verecekleri öğrencilerin "hoş" ve ikinci denek grubu "hayvani" olduğunu duydu, üçüncü grupsa herhangi bir tabir duymadı. Birinci grup en düşük şoku verirken ikinci grup en yüksek şoku verdi.[10], [4]

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.

Fıtratın Kötülüğü

Knoll'a göre adli psikiyatri malignan narsisizm, psikopati, cinsel sadizm, seri cinsel homisid gibi araştırma ve vaka çalışmalarına odaklanarak kültürel kökenleri olan ahlaki önyargıların önüne geçen bir araştırma geleneği oturtabildi.[12] Ayrıca, X-bağlı monoamin oksidaz A (MAOA) geninin beyin yapı ve işlevine etkisi gibi şiddet eğiliminin potansiyel genetik ve nörobiyolojik köklerini inceleyen ve bilimsel objektiflik ilkesine uyar nitelikteki araştırmalara da imza atıldı.[10], [13], [12]Bu durumda doğal eğilimler, kötülüğün popüler anlayışını nispeten yansıtan ve toplumun küçük bir bölümünü oluşturan kişiler için bir ölçüde açıklayıcı olabilir. Ancak Knoll adli psikiyatrinin Welner'in önerdiği gibi kötülüğü açıklamayı hedeflemesinin onu çağ dışı bir cadı avcılığına dönüştürebileceğini ileri sürer.[12] Üstelik saydığımız tipik doğal eğilimsel olgu ve bulguların kötülüğün algısallığı ve durumsallığı adına bir aydınlatıcılığı varmış gibi görünmemektedir.[4], [2]

Wikimedia Commons

Öte yandan, Milgram fıtrat (İng: "disposition"), yani genetik veya nörobiyoloji kaynaklı psikolojik eğilimleri inceleyen bilim insanlarının sezgilerini de araştırmaya katacak şekilde kırk psikiyatriste deneysel prosedürünü tarif etti. Psikiyatristler elektrik şokunun tamamını tatbik edeceklerin katılımcıların yaklaşık %1'ini oluşturan "sadistler" olacağını öngördüler. Ne var ki Milgram sadece otoriteye itaat veya isyan eden kişi varlığı gibi durumsal değişkenleri manipüle ederek itaat oranını %90'a kadar yükseltebildi. Üstelik bu deneyler farklı sosyal klasmandaki (yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vs.) binden fazla denek üzerinde de tekrarlandı. Zimbardo'ya göre bu bulgu kötülüğü kişilerin fıtratları cinsinden açıklamanın isabetsiz olabileceğini ortaya koyan güçlü bir örnekti.[4], [8]

Dahası, Zimbardo genetik veya nörobiyolojik yatkınlık haricinde kötülüğün belli birtakım durumlarda zuhur edip edemeyeceğini test edecek şekilde meşhur Stanford hapishane deneyini tasarladı. Denekler psikolojik testler, mülakatlar ve özgeçmiş değerlendirmeleriyle olabilecek en "normal ve sağlıklı" adaylar arasından seçildi. Doğal eğilimsel faktörler nasıl elendiyse durumsal faktörler de o kadar güçlendirildi: Deneklere gerçekçi bir hapishane mizanseninde mahpus ve muhafız rolleri verildi ve kimlikleri gizlendi. Gelgelelim günler içinde simülasyondaki aleni şiddet ve duygusal yıkım o kadar yüksek bir raddeye vardı ki iki hafta sürmesi planlanan deney altıncı gün sonlandırılmak zorunda kaldı. Bununla birlikte deney ardından yapılan muayenelerde deneyin kalıcı bir hasar bırakmadığı gözlemlendi; deneyde adeta kendini kaybeden insanlar deney bittiğinde sıradan hayatlarına geri dönüvermişlerdi.[14], [4]

Sonuç

"Kötülük" tanısını koymak için sebep kabul edilen bir davranışsal örüntü, elbette doğal eğilimlerden ileri geliyor olabilir.[13], [12] Ancak bu kötülüğü doğal eğilimler cinsinden açıklamaya girişmemiz için yeterli bir gerekçe olamaz. Çünkü eğer birtakım kişilerin fıtratını kötücül sayarken irrasyonelliğe yıkım potansiyeli aşılayan olası durumsal etmenleri kötücül saymazsak, kötülük kavramı özü itibariyle isabetsiz bir hal almış olur.[4], [12] Ne de olsa makul bir şekilde "kötü" olarak nitelendirebileceğimiz insan halleri sadece fıtrattan kaynaklanmadığı gibi genelde de fıtrattan kaynaklanmaz.[4], [12]

Kötü olayları değerlendirirken kişilerin fıtratları kadar kötülüğe hayat verebilecek durumsal etmenleri ve kötülüğün abartılmasına ya da göz ardı edilmesine sebep olabilecek algısal etmenleri de irdelemeliyiz.[4], [2] Belki de bu şekilde kötülük kavramını doğaüstü, lekeleyici veya basitçe kullanışsız bir etiket olmaktan çıkarıp ona kötülük psikolojisi çerçevesinde akılcı bir nitelik kazandırabiliriz.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
30
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 4
  • Korkutucu! 2
  • Muhteşem! 1
  • Üzücü! 1
  • Bilim Budur! 0
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 0
  • Güldürdü 0
  • İnanılmaz 0
  • Umut Verici! 0
  • Merak Uyandırıcı! 0
  • Grrr... *@$# 0
  • İğrenç! 0
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:49:59 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/18548

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Eşey
Genler
Evrim Ağacı Duyurusu
Yeşil
Asteroid
Beslenme Bilimi
Kalıtım
Sendrom
Kanser
Dağılım
Ağrı
Nöronlar
Deniz
Sars
Ara Tür
Renk
Embriyo
Tür
Periyodik Tablo
Hukuk
Ortak Ata
Carl Sagan
Evrimsel Tarih
Hayatta Kalma
Kanser Tedavisi
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
Y. T. Kurşunlu, et al. Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir?. (13 Eylül 2024). Alındığı Tarih: 21 Kasım 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/18548
Kurşunlu, Y. T., Alparslan, E. (2024, September 13). Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir?. Evrim Ağacı. Retrieved November 21, 2024. from https://evrimagaci.org/s/18548
Y. T. Kurşunlu, et al. “Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, 13 Sep. 2024, https://evrimagaci.org/s/18548.
Kurşunlu, Yasin Tuna. Alparslan, Eda. “Kötülüğün Psikolojisi Olabilir mi? Algı, Durum ve Fıtratın Kötülükle Alakası Nedir?.” Edited by Eda Alparslan. Evrim Ağacı, September 13, 2024. https://evrimagaci.org/s/18548.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close