Kendi 'geçici varoluşunun' sonunu göremeyen insan, hayatta nihai bir hedefi de amaçlayamıyordu.
Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe teslim eden bir insan, geçmişe dönük düşüncelerle meşgul olmaya başlar.
Mizah, ruhun kendini koruma savaşında bir başka silahıydı.
Sahip olduğumuz tek şey, kelimenin tam anlamıyla çıplak varoluşumuzdu.
Akıl sağlığının, insanın en öncelikli ihtiyacı olan denge veya biyolojideki adıyla homeostaz yani herhangi bir gerilim olmayan durum ile sağlanabileceğine yönelik görüşü tehlikeli buluyorum. İnsanın gerçekte ihtiyacı olan, gerilimin olmadığı bir durum değil kayda değer bir hedef, özgürce seçilmiş bir görev uğruna uğraş ve mücadeledir. İhtiyaç duyduğu şey, ne pahasına olursa olsun gerilimden kurtulmak değil, onun tarafından karşılanmayı bekleyen potansiyel bir anlam çağrısıdır.
Yaşamak acı çekmektir ve hayatta kalmak acıda bir anlam bulmak demektir. Yaşamın anlamı varsa, ıstırap ve ölümün de anlamı vardır ancak kimse bir diğerine bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bu anlamı kendi bulmalıdır ve bu cevabın gerektirdiği sorumluluğu kabul etmelidir. Bunu başaran insan, tüm aşağılayıcı durumlara rağmen büyüme devam edecektir.