Kaldırımlarda sağımdan solumdan geçip duran, telaşla koşturan, her zaman aceleci, asık suratlı, endişeli insanlara katlanamıyordum. Neden hep üzgün, hep endişeli, telaşlıydılar? Her zamanki hüzünlü öfkeleri (çünkü öfkelidirler, öfkelidirler, öfkelidirler) nedendir? Mutsuzluklarının suçu kimindir? Hem önlerinde altmış yıllık koca bir ömür varken neden yaşamayı bilemiyorlar?
Les extrémites se touchent
'Aşırı uçlar da uzlaşır'