Spinoza, her boyutuyla vücudu dikkate alıp memnun etmeyi, ona iyi bakmayı, onu güçlendirmeyi önerir: Bilge insana düşen, yaşamdan faydalanıp haz almaktır. Ölçülü biçimde tüketeceği lezzetli yiyecek ve içeceklerle, ayrıca kokularla; yemyeşil bitkilerin, şık giysilerin, müziğin, spor oyunlarının, gösterilerin güzelliğiyle ve başkasına zarar vermeden herkesin yararlanabileceği diğer şeylerle kendini rahatlatmak ve güç toplamak da bilge insana yaraşır.
1673 yılında Almanya'nın prestijli Heidelberg Üniversitesi'nden bir kürsü teklifi alır. Ancak teklife özel bir talep iliştirilmiştir: Felsefe yapmak için en büyük özgürlüğe sahip olacaksınız ve Prens'in, bu özgürlüğü resmi dini rahatsız etmek üzere istismar etmeyeceğinize inancı tamdır. Spinoza teklifi reddeder. Deleuze'nin vurguladığı üzere Spinoza, değerleri ters çevirerek felsefesini çekiç vuruşlarıyla inşa eden 'özel düşünürler' soyundandır; herhangi bir 'profesör' (Leibniz'in övgü dolu sözleriyle; kurulu yasalara, ahlak ve polis düzenine burnunu sokmayan kişi) değildir.
Spinoza'ya göre insanbiçimci temsillerin kaynağı korku ve cehalettir. Ondan birkaç yüzyıl sonra Freud, dünyanın dışındaki, kâdir-i mutlak, seven ve koruyan bir Tanrı'ya ait bu çocuksu temsilleri; dünyanın tehlikeli olduğunu, bir gün öleceğini ve ebeveynlerinin onu koruyacak kadar güçlü olmadığının bilincine varan çocuğun hissettiği çaresizlik hissine bağlayarak açıklamaya çalışacaktır.
Spinoza hurafelerin kitleleri yönetmenin en iyi yolu olduğunu ve çok sık din kisvesine büründüğünü özellikle vurgular. Bu noktada İslam dinine çok kısa ama çok keskin bir eleştiri getirir ve her türden sıkıntının önüne geçme amacıyla, düşünceye din adına en çok gem vurulan yerin Türk memleketi olduğunu söyler: Basit bir tartışma bile küfür addedilir ve öyle çok önyargı muhakemeyi tıkar ki, zihinde herhangi bir şüphe yeşertecek kadar bile aklıselime yer kalmaz.
Hakiki inanç açısından, düşünme özgürlüğünün kamu huzurunun korunması kadar önemli olduğunu ispatlamak üzere Spinoza hurafeye dayanan sözde dinin en derinlerdeki itici güçlerini ifşa etmek ve böylelikle, kendi latif ifadesiyle çok eski bir zihin köleliğinin kalıntılarını gün ışığına çıkartmak istemektedir.