"İnsanın İsyanı": 20. Yüzyılda İnsanın Ölümü

• Kitap Başlığı: İnsanın İsyanı: 20. Yüzyılda İnsanın Ölümü
• Yazar: Ahmet Özkaya
• Yayınevi: Kırmızı Çatı Yayınları
• Sayfa sayısı: 176
• Sayfa Boyutu (cm2): 13 x 20,5
• Piyasaya Çıkış Tarihi: Ocak 2021
• Baskı Adedi: 1000
• ISBN: 9789752486775
• Satın Alma Bağlantıları: Kitapyurdu, Kidega, Halk Kitabevi, D&R, Hepsi Burada, Stoktan Kitap

Kitap Açıklaması

Binlerce yıldır insanlar gökyüzüne baktı: Tanrı’yı aradı yılmadan. Ateşi icat ettik, yazıyı bulduk, Ay'a çıktık, teknolojiyle dünyayı donattık ama hala bu soruya karşı kesin bir doyurucu cevap bulamadık. Tıpkı tüm bu gelişmelere rağmen yoksulluğa çare bulamadığımız gibi…

Kırmızı Çatı Yayınları'ndan İnsanın İsyanı adıyla çıkan kitap, güç eleştirisine odaklanmıştır. Zıtlıklar yüzyılı olan 20. yüzyıl, büyük bilimsel buluşlardan büyük yıkımlara kadar birçok olaylara sahne olmuştur. Fransız devriminin özgürlük, eşitlik sloganlarıyla ortaya çıkması ve ardından gelen Aydınlanma Çağı büyük umutları da beraberinde getirmiştir. Ancak ilerleyen süreçte gücünü aydınlanma düşüncesine dayandıran ideoloji ve teoriler, bu büyük yıkımda büyük role sahip olmuşlardır.

Kitapta Aydınlanma Çağı'nın başlangıcından sonra ortaya çıkan geçmişe karşı büyük mitleri ele almakta ve geçmişin tarih yazımında modern algının hatalarını eleştirmektedir.

Postyapısalcı ve postmodernizmin büyük babası Nietzsche, güç eleştirisini en açık biçimde ortaya koyan bir filozoftur. Aydınlanma eleştirisini açık bir biçimde odağına alan Nietzsche, modern ideolojiler dahil hiçbir kurtuluş (İng: "emancipation") öğretisine inanmaz. Çünkü tüm ideolojilerin en nihayetinde arkasında güç olduğunu belirtir. Nietzsche daha da ileri giderek bilimin de arkasında bir güç istenci (İng: "will to power") olduğunu belirtir. 20. yüzyılda bilimsel bilginin kötüye kullanılması ve ortaya çıkan felaketler Nietzsche'nin haklı olduğu bize gösterir mi?

Kitapta postyapısalcı ve postmodernistlerin Aydınlanma eleştirisi ele alınmış, makul olan ve abartı olan eleştiriler hakkında yorumlar yapılmıştır. Tüm modern ideolojilerin postmodernistlere karşı birleştiği bu ekolün anlaşılması aynı zamanda şiddetin kökeninin ne olduğunu ortaya çıkardığından, bu ekolün anlaşılması önem arz etmektedir.

Kitabın ilerleyen kısımlarında şiddet üretme potansiyelleri olan, militan özellikler gösteren ve gücü ellerine geçirdiklerinde otoriter bir araca dönüşecek olan görüşler ele alınmıştır. Ayrıca Modern toplumlarda mekanı kaplayan güçlerin arasında kalan liminal mekanlar, Arabesk kültür örneğinden gidilerek açıklanmıştır. Kitap son olarak popüler kültürün olumsuz özelliklerine değindikten sonra ortaya "post truth" (Tr: "hakikat sonrası") dönemi eleştiriler yaklaşmıştır.

Kitap, sonuç olarak, mekanı dönüştürmeye çalışan güç araçlarının odaklarına temel insan haklarını almasını önermekte ve gücün dışlanarak çoğulluğun görülmesini önermektedir. Düşünce sistemlerine sosyolojik ve felsefi yorumlarla yaklaşan kitap, okurları tartışmaya davet ederek bir bakış açısı kazandırmayı hedeflemektedir.