İnsan Göz Renklerinin Evrimi
Öncül insanların, Afrika kıtasından dünyaya yayıldıkları düşünülmektedir. Ekvator çizgisi Afrika kıtası üzerinden geçer ve bu bölge neredeyse bütün yıl boyunca direkt güneş ışığına maruz kalır. Direkt olarak bölgeye ulaşan güneş ışığı, ultraviyole ışığı ve sıcak havaları da beraberinde getirir, bu durum da koyu ten renginin seçilimi (doğal seçilim) konusunda baskı yaratır. Deride bulunan melanin gibi pigmentler, güneşin zararlı ışıklarına karşı koruma sağlar. Bu durum, koyu ten renkli insanların daha uzun süre yaşamasını, üremesini ve koyu ten rengi genlerini çocuklarına aktarmasını sağlar.
Gözlerin rengini kontrol eden genler de ten rengini oluşturan genlerle yakından ilişkilidir. Öncül insanların, koyu ten tenkli, neredeyse siyah gözlü ve koyu renk kıllara ve saçlara (göz ve ten renginin oluşumunu sağlayan genlerle yakından ilişkili) sahip oldukları düşünülmektedir. Kahverengi göz rengi, en baskın göz rengi olsa da, dünya çapında insan topluluklarında farklı göz renkleri gözlenmektedir.
Peki bu kadar göz rengi nereden geldi?
Kanıtlar hala toplanmakta olsa da, çoğu bilim insanı, daha açık göz renklerinin doğal seçiliminin koyu deri rengi tonlarının seçiliminin gerekliliğinin kalmaması ile ilişkisi olduğunu düşünmektedirler. İnsanların ataları dünyanın farklı yerlerine göç ettiler ve bu da koyu ten renginin seçilimi konusundaki baskıyı ortadan kaldırdı.
Özellikle günümüz Batı Avrupa'sına yerleşen erken insanların, hayatta kalmak için koyu ten ve göz rengine ihtiyaçları kalmamıştı. Bu denli yüksek enlemlerde farklı mevsimler görülmekte ve Afrika kıtasında ekvator yakınlarındaki gibi direkt güneş ışığı alımı olmamaktaydı. Seçilim baskısının azalmasıyla, mutasyona uğramış genlerin korunma ihtimali daha da fazlalaştı.
Genetikten bahsettiğimizde, göz rengi biraz karışık hale gelebilir. İnsanın göz rengi, diğer bir çok özellikte olduğu gibi tek bir gen tarafından belirlenmeyen, poligenik (bir çok genin etkisiyle oluşan) bir özelliktir. Bu genler, bir araya gelip farklı renklerin çeşitli tonlarında göz rengi oluştururlar. Koyu renkli gözlerin seçilim baskısının ortadan kalkması bir çok farklı mutasyonun gen havuzunda korunmasını sağlamıştır. Bu da hem anneden hem de babadan gelen farklı genlerin bir araya gelmesiyle daha da farklı göz renklerinin oluşmasını sağlamıştır.
Batı Avrupalıların ataları, dünyanın diğer bölgelerindeki insanlara göre daha açık ten ve göz renklerine sahiplerdir. Bu bireylerden bazılarında, DNA'larının bir kısmının soyu tükenmiş olan Neadertallere de benzerlik gözlenmiştir. Neandertallerin de, Homo sapiens (modern insan) kuzenlerine göre daha açık renkli saçlara ve gözlere sahip oldukları düşünülmektedir.
Yeni göz renkleri, mutasyonların birikmesi sayesinde evrilmeye devam etme imkanı bulmuştur. Ayrıca, göz renklerinin çeşitli tonlarına sahip insanların daha farklı göz rengi olan bireylerle eşleşmesi sonucu yeni göz rengi tonları da ortaya çıkmıştır.
Cinsel seçilim, belki de zamanla ortaya çıkmış farklı göz renklerini açıklayabilir. İnsanların, çiftleşmesi rastgele olmama eğilimindedir. Bizler çekici özellikleri olan eşleri seçebilmekteyiz. Bazı bireyler, daha çekici olduğunu düşündüğü göz rengine sahip olan kişileri eş olarak seçebilir. Daha sonra bu göz rengine sebep olan genler çocuklarına geçerek gen havuzunda uzun süreler kalabilir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 16
- 5
- 4
- 3
- 3
- 2
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- Çeviri Kaynağı: ThoughtCo | Arşiv Bağlantısı
- Heather Scoville. The Evolution Of Eye Color. (5 Nisan 2017). Alındığı Tarih: 23 Haziran 2018. Alındığı Yer: ThoughtCo. | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/12/2024 11:14:22 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/7016
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.
This work is an exact translation of the article originally published in ThoughtCo. Evrim Ağacı is a popular science organization which seeks to increase scientific awareness and knowledge in Turkey, and this translation is a part of those efforts. If you are the author/owner of this article and if you choose it to be taken down, please contact us and we will immediately remove your content. Thank you for your cooperation and understanding.